1 kitap 1 okul
‘Bir kitap Bir okul’ programı ile ilk defa geçen yıl tanıştık. Uygulanmaya başlayısının 3. yılında. Bu yıl dördüncü senesi. Şimdi bu satırları yazarken aklıma ilk iki yıl ne okunduğu takıldı. Bir ara öğreneyim.
Program şöyle işliyor. Her yılın ilk cuma günü, okuldan bütün öğrencilerin evine öğretmenler kurulu tarafından seçilmiş, tüm çocukların okuması gereken hediye bir kitap yollanıyor. Bir de okuma programı. Okuma bilmeyen ana sınıfı öğrencilerine ve 1. sınıflara aileleri kitabı okuyor. Diğer sınıflarda da çocuğun kitabı ailesine yüksek sesle okuması bekleniyor. Her akşam herkes kitabın aynı bölümünü, 15 dakikalık bir okuma seansı ile okumuş oluyor. Ertesi gün okulda o bölüm ile ilgili aktiviteler oluyor. Mesela geçen yıl ‘Charlotte’un Ağı’ kitabını okumuştuk. Kitapta templeton isminde bir fare vardı. Çiftliğin her yerinde dolaşıp duruyordu. Okula oyuncak bir fare almışlardı. Fare her gün bir yerlerden çıkıyordu. İlk bulana küçük bir sürpriz veriliyordu. Kitabın kahramanı Charlotte 5. bölüme kadar görünmüyordu. 5. bölümde çok heyecanlı bir şekilde kahramanımızla tanışıyorduk. O bölümn ertesinde bütün çocuklara örümcek şeklinde bir yüzük hediye edilmişti. Öğretmenler çocukları kitaptaki özel selamlama cümlesi ile karşılıyordu. Derslerde kitabın o günkü bölümü ile ilgili küçük sorular soruluyor, ya da olaylar hakkında konuşulup, hikayenin nasıl devam edeceğini tartışıyorlardı. Ayrıca okulun her yeri özellikle kütüphane örümcek ağları ile kaplanmıştı. Kısacası çocuklar kitabı okudukları gibi yaşıyorlardı.
Kitabın dağıtılacağı gün spor salonunda bütün sınıfların katıldığı bir toplantı oluyor. Bu yıl ki toplantıda kitaptan bir bölüm tiyatrolaştırılıp, sahnelendi. Sufi de bu küçük oyunda rol aldı. Biz oyunun kitaptan alındığını bilmiyorduk. Herkes kitabı sürpriz olarak heyecanla bekliyor. Bizim için de sürprizi kaçmasın diye bilgi verilmemiş. Kitabın bittiği gün de okulda bir parti oluyor. Geçen yıl bütün çocuklara kitabın filmi seyrettirilmişti. Yanında tabiki patlamış mısırla. Bu yıl bakalım ne olacak?
Peki neden böyle bir şey yapılıyor?
Okul müdürünün yolladığı mektupta ‘bir toplum olmak, ortak değerlere sahip olmaktan geçer. Ortak değerler ortak paydaların arttırılmasıyla gerçekleştirilir. Aynı kitapları okuduğumuzda, aynı filmleri seyrettiğimizde birbirimizle konuşacak konular artar.’ yazıyor.
Gerçekten de öyle değil mi? yetmişli, seksenli yıllarda doğan kişilerin birbirlerini daha iyi anlamaların sebeplerinden birisi de bu olabilir mi acaba? Heman, Voltran, Köle Isaura, Lous Alberto dediğimde beni anlayacaklarına eminim. Ama şimdiki çocukların ortak seyredebildikleri birşey bulmak mucize gibi. Uzun metrajlı pixar filmleri hariç diyelim. Onda bile kızlar arabalar ya da uçaklar filmlerini seyretmiyor. Erkekler de prenseslileri. Çünkü sinemada seyretmek de isteğe bağlı.
Geçen yıl kitabı okuduğumuz süre boyunca çocukları almak için beklerken annelerle okuduğumuz bölüm hakkında ne sohbetler ettik. Kitabın sonunda nasıl ağladığımızı, eğlenceli yerlerinde nasıl güldüğümüzü paylaştık. O günlerde hiç kimseyi tanımazken kitap sohbetleri sayesinde bir sürü kişi ile tanıştım.
İşte böyle… Bu yıl Quiny and Hopper diye bir kitap okuyoruz. Akran zorbalığı hakkında. Bakalım okulda ne gibi aktiviteler olacak. Sufi kadar biz de heyecanla bekliyoruz.
Çok güzel bir uygulamaymış. Peki Devletşah hanım bu kitap kaç sayfa oluyor? Takıldığım nokta tüm sene boyunca ortak 1 tane tek mi kitap okunuyor ?
Hayır. Bu kitap sadece 1 ay boyunca birlikte okunan kitap. 230 sayfa. Onun dışında hergün başka kitap geliyor eve yaşına uygun onu okuyorlar.
Cok guzel bir uygulamaymis😊
Devlet okulunda mı oluyor bu uygulama yoksa özel okul mu?
Devlet okulunda
Wooww muthis birsey.
Harikaymış gerçekten 🙂
91 doğumluyum ve kendi ilk okul çağlarımı hatırlıyorum da sınıfta küçük bir kitaplık vardı ve oradaki kitapları dönüşümlü okurduk,köy okulunda olduğunuz için çok da fazla bir seçenek yoktu ama o kitaplar hakkında yaptığımız konuşmalar hala aklımda.
çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler
Çok keyifli gerçekten ☺ biz ingiltere’de yaşıyoruz, oğlumuz sufi ile aynı yaşta. Burada da okulların uymak zorunda olduğu çok temel bir müfredatın dışında tüm eğitim etkinlikleri okulun headtracher’ına bağlı. Okulların ödev ve eğitim yöntemleri birbirlerinden farklı. Mesela biz buraya oğlumun gittiği ilk okulda aynen bu dediğinize benzer bit uygulama vardı. Bizim için de evde çok güzel etkinlik oluyordu. Her dönem bir kitap bitiriyorduk ama okul değişince bu etkinliği kaybettik onun yerine bir temaya bağlı proje ödevleri oluyor ailecek yapılan.
Amerika’da da devlet okulları kendi içinde farklılıklar gösteriyor mu? Başarı durumlarını simgeleyen bir ünvanları oluyor mu buradaki gibi?
Evet. Aynı kasabada iki okul bile birbirinden farklı. Temel eğitim aynı ama müdür ne ile ilgiliyse okulda öyle. Mesela başka bir okul var uzay istasyonu gibi bütün koridorlar. Bizim okul kindness temalı. Karşındakine iyi davranmka,iyi insan olmak üzerine.
Devletşah hanım bu kitaplardan beğendiklerinizi ismen bizimlede paylaşabilir misiniz?