Şampuansız Hayat
Kendimi bildim bileli pırasa gibi düz, yağlı ve incecik telli saçlarım var. Uzatsam sırtıma yapışır hiç havalı durmaz. Kestirsem hiç durmadığından gözüme girer durur. O kadar yapışıktır ki saçlarımı hiç taramamak gibi bir yöntemle kabarık durmalarını sağladığımı itiraf edebilirim. Banyodan banyoya düğümleri açıyorum. Üniversitdeyken onu da yapmamıştım. Aylarca belki yıllarca kafama tarak sürmemiştim. Ancak kuaföre saçlarımı kestirmeye gittiğimde.
Saçlarımı ilk defa 20 yıl önce sinemada 5. Element filmini seyrettikten sonra Leeloo’nun rengine boyatmıştım. O zamanlarda kuaförlerde o rengi yapacak boya bile neredeyse yoktu. Adamcağız bir sürü rengi karıştırıp elde etmişti. Annem kapıyı açtığında gözlerine inanamamış kuaföre geri gidip normal bir renge boyatmamış söylemişti. Babamın bir arkadaşı ‘kafana salça kavanozu mu düştü’ demişti. En çok ona sinirlenmiştim. Şimdi kendi kızının saçları bir hafta mor bir hafta mavi oluyor. Öyle bir renk saçını taramayan birisi için kullanması çok zor olan bir seçimmiş. 15 günde bir kuaföre gitmek, saatlerce kafanda boyayla beklemek. O renkten saçıma kına yakarak kurtuldum. Lakin o işte bana göre değilmiş. Saatlerce kafanda kocaman, ıslak bir kütle ile dolaşıyorsun. Bir kaç sefer sonra o işi de bıraktım. Bir daha da yıllarca hiç boyatmadım.
Gören her kuaför ‘uff bu saça gölge ne yakışır. Çok doğal harika saçlar’ deyip duruyordu. Bir sefer kuaför koltuğunda uyuya kalınca kardeşim ve kuaförün iş birliği ile uyandığımda saçlarımda doğal(!) gölgeler vardı. Bir kaç seferde öyle geçti. İşte o günden bugüne bir daha hiç boyatmadım. Neredeyse 15 sene olmuş.
Eh yaş 40’ı geçti bir kaç zamandır saçımda beyazlar artıyor. Kuaförüm gölgelerle dengeleylim deyip duruyordu. Ama ben ak saçlı nine olacağım deyip duruyorum. Yapabiliyorsan saçlarımı dalgalı yap dedim bir sefer. Perma yapalım dedi. Saatlerle uğraştı ama tutmadı.
Bir komşumuz vardı. Saçları deli gibi kıvırcıktı. O kadar özenirdim ki… Hiç taramadan süper görünüyorlar diye. Bir gün öğrendim ki saçları liseyi bitirene kadar düzmüş. Lise yıllarında dalgalanmış sonradan da kıvır kıvır hale gelmiş. Yok canım daha neler demiştim. Ama bir kaç kişiden daha benzer hikayeler duyunca içimde bir umut doğmuştu. Belki yıllar içinde ben de kıvırcık saçlı olurum diye.
41 yaşıma haftalar kala şunu fark ettim saçlarım son bir kaç aydır inanılmaz beyazladı ve dalgalandı. O dümdüz, tarağı tepeden koyduğumda aşağıya kadar hiç zorlanmadan kayan saçlarım artık yok. Kendinden iri dalgaları var. Biraz köpük ya da birşeyler ile şekil versem şahane görünecekler. Lakin şampuan bile kullanmazken köpük kullanacak değilim.
Doğru okudunuz. 8 aydır şampuan kullanmıyorum. Sufi doğduktan sonra bir kaç sefer daha 6-7 aylığına bırakmıştım. Tatillerde zor oluyor diye her defasında şampuana geri dönmüştüm. Fakat artık geliştirdiğim yöntemlerle tatillerde de şampuansız hayatıma devam edebiliyorum. Saçlarım inanılmaz güzelleşti. Artık sabah yıkadığımda akşama vıcık vıcık yağlı olmuyor. Kabarık ve dalgalı. Tam hayallerimdeki gibi.
Peki saçlarımı nasıl temizliyorum?
Çok basit, bulaşıkları, lavaboları temizlediğim gibi; karbonat ve sirke ile. Bu yönteme no poo shampoo deniliyor.
Önce 2 yemek kaşığı kadar karbonatı çok az su ile açıp saç diplerimden başlayarak her yerine sürüyorum. Onu duruladıktan sonra 2 bardak suya çeyrek bardak elma sirkesi koyup bir tur da onunla yıkıyorum. En son durulayıp çıkıyorum. İlk 4-5 dakika dışında sirke kokmuyor saçlarım. Yumuşacık oluyorlar. Zaten şampuan kullandığım zamanlarda da şampuandan sonra krem niyetine sirkeli su ile saçlarımı durulardım. Yaptığım şey şampuanı çıkartıp yerine karbonat koymaktan ibaret diyebiliriz.
Aslında saçlarımız kendi kendisini temizleyebilecek yapıda. Biz onların ayarlarını kullandığımız kimyasallarla bebeklikten başlayarak bozuyoruz. Sufi’yi ayda bir kere şampuanlıyorduk. Artık onu da yapmıyoruz. Şimdi düşünüyorum da bebekken neden şampuanlıyormuşuz ki? Tertemiz kıyafetler içerisinde bütün gün anne kucağındaki varlığın şampuana neden ihtiyacı var? Sufi sadece su ile yıkanıyor. Sirke ve karbonat da kullanmıyor. Saçları pırıl pırıl. Sadece su temizlemek için yetiyor da artıyor.
Beyazlarımla ilgili henüz doğal bir çözümüm yok. Ama geçenlerde gördüğüm şu yazıdan sonra böyle gri beyaz karışık renkte olsalar baya güzel olur diye düşünmüyor değilim.
Yani usenmeyeyim sirke yapayim. Tesekkur ederim 🙂
Gecenlerde annemler konuşurken duydum.. Bir komsumuz beyazlar icin ceviz yapragini ve yeşil ceviz kabugunu kaynatip o suyla saçını yıkarmis. Ben denemedim tabi.. 😊
güzel kokuttuğu için ve temizlediğini düşündüğüm için saçlarımı şampuanla yıkıyorum ancak çok dökülüyor ve kimyasalların çok zararlı olduğunu düşünüyorum ben de cesaret gelir gelmez nopoo shampoo ya başlamak istiyorum 🙂
Merhaba.Karbonatla yemeklerde kullandigimiz toz soda ayni şey sayilir mi?Saçimizda soda kullana bilir miyiz?
evet aynı şey
Ah Devletşah hanım sizinle o kadar benziyoruz ki, sevgiyle kalın.
Merhaba,
Anneanem (Allah uzun ömür versin) 99 yaşında ve çocukluğundan beri saçlarını doğal zeytinyağı sabunu ile yıkar. Sabun da öyle ilk başlarda saçlarda biraz sertmiş gibi his veriyor ancak, yıkadıkça ve o kimyasalları attıkça, saç kendisini buluyor.
Karbonat ve sirke de güzel bir çözüm ancak biraz uğraştırıcı tabi.
Doğal zeytinyağı sabununu siz de önerir misiniz ya da kullandınız mı merak ettim.
Sağlıcakla kalın. Eşinize de en derin selam ve sevgilerimle.
Çocukluğumda annem zytinyağlı sabunla yıkardı saçlarımızı. Sonra da şampuana geçtik. Yani neden olmasın. Ama bence gerekli değil.
Peki ya vücudunuzu neyle yıkıyorsunuz? Aklıma yattı bu no poo olayi. Ben vucudumu duş jeli ile yıkıyorum fakat sampuandan farki yok maalesef:/0
sabun
merhaba, ev yapimi dogal sirkemi yoksa marketlerde satilan hazir sirkemi kullaniyirsunuz?
tesekkurler…
organik hazır sirke
Zamanla yağlanma azalır mı ?
Saçlarım şampuan kullanmadığımda kısa olmasına rağmen hızlı yağlanıyor. Sadece su kullanıyorum.