Zinciri Kırmayın!
Seinfeld dizisini ve Jerry Seinfeld‘i bilmeyen yok gibidir. Geçenlerde Jerry Seinfeld’in çalışma prensibi ile ilgili bir yazı okudum. Çocukluğumdan bu yana duyduğum ve size de bahsettiğim bir sistemi tekrar ediyordu.
Malumunuz Amerika’da komedyenlik bizdeki standupçılık gibi. Barlarda gösteri yapılıyor, turnelere çıkılıyor. Çalışma prensibini aktaran kişi Seinfeld dizisinin ilk yıllarında hala turnelere devam eden Jerry Seinfeld ile bu gösterilerden birisinde sohbet etme fırsatı yakalamış. Kendisine nasıl olup da bu kadar genç yaşta bu kadar başarılı bir komedyen olduğunu, bir sırrı olup olmadığını sormuş. Daha sonra aldığı cevabı hayat prensibi olarak benimsediğini söyleyerek devam etmiş.
“İyi komedyen olmanın yolu her geçen gün daha iyi espriler yapmaktır. Daha iyi espri yapmanın yolu ise her gün yeni espriler yazmaktır” demiş. Bununla kalmayıp nasıl bir teknik uyguladığını da anlatmış. Çalışma odasının duvarına yılın bütün günlerini tek sayfada gösteren bir takvim astığını, espri yazdığı her günü kırmızı kalemle çarpı şeklinde işaretlediğini, bu çarpıların bir müddet sonra uzun bir zincir oluşturduğunu söylemiş. Kendisinin tek yaptığı işin “zinciri kırmamak” olduğunu söylemiş.
İşte bu satırları okuduğumda yüzümde bir gülümseme belirdi. Bütün çocukluğum bu sistemin kişisel gelişim açısından ne kadar faydalı olduğunu dinlemekle geçmişti.
“Kendini iyi ifade edebilmek için her hangi bir şey hakkında hergün en az bir paragraf yazı yazmalısın.”
Aralıklarla bunu denediğimi biliyorum. Üç dört günü, bazen bir haftayı bulan bu denemeler beni deli ediyordu. Masanın başına oturuyor kalemi elime alıyor ve bir konu hakkında yazmaya çalışıyordum. İşte her şey o dakika başlıyordu. Öncelikle yazacak hiçbir şey bulamıyordum. Bundan şikayet ettiğimde “Defterinin kenarındaki kıvrılmış yeri ya da kapının üstündeki şu siyah çizgiyi yaz” dediler. Anladım ki önemli olan yazmaktı. Konu hiç ama hiç mühim değildi.
Önce tavanın köşesinden dökülmüş sıva parçasının boş bıraktığı yeri yazdım. Yalnızca bir cümle… Ertesi gün su içtiğim bardağı yazmıştım. O da bir cümleydi. Sonra alışıldığı üzere vazgeçtim.
Bir vakit sonra yine konuşurken “Kendini iyi ifade edebilmek için her hangi bir şey hakkında hergün en az bir paragraf yazı yazmak gerek” denildi. Ben yine şikayet ettim.
– Bir cümleden uzun yazamıyorum.
– Bazen bir paragraf bir cümledir.
– Beş kelimelik cümle mi bir paragraf?
– Daha uzun da yazarsın. Biraz sabret… Ama illaki bir ipucu istiyorsan kendine şunu sor: bu yazıyı kör birisi dinlediğinde benim anlatmak istediğimi mi anlar?
O hafta bir cümleden uzun paragraflar yazdım. Tabi ki sonunda yine bıraktım. Ama onlar söylemeyi bırakmadılar.
Aradan yıllar geçti. Dağınık duran tariflerimi, yazılarımı toplayan bir web sitesi sahibi oldum. Sabah uyanıp bugün ne yazsam diye masanın çevresinde dolandığımı, yazdığım ilk cümlenin ardından “eee” başka deyip kalktığımı. Biraz sonra oturup bir cümle daha eklediğimi. Bazı günler ise yazamadan kalktığımı çok iyi hatırlıyorum.
O zamanlar her gün yazamasam da aklımda her gün yazma fikri ile dolaşmaya başlamıştım. Yazmadığım günler vicdan azabı çeker gibiydim. Sabahları “bugün mutlaka yazacak bir şey bulmalıyım” diyordum. Bu cümleyi söylerken asıl gerçeği unuttuğumun farkında bile değildim. Konu hiç ama hiç mühim değildi. Ancak ben bunun farkında bile değildim. Her nedense derdim uzun yazılar yazmaktı. Günler geçtikçe bulduğum konular hakkında bir paragraftan uzun yazılar yazmaya başladım. Sonra gözüme her şey yazılabilir görülmeye başladı. Masamın başına oturuduğumda önümde duran çay bardağından, camdan gördüğüm kuşa kadar her konuda yazabileceğimi fark ettim. Konu hiç önemli değildi. Çnemli olan onu anlaşılır ve okunur şekilde yazmak, kendini iyi ifade edebilmekti.
Aylar geçtikçe beş kelimelik yazılardan kimi zaman 1605 kelimelik yazılara ulaştım. Kimi zaman da bu yazı gibi 655 kelimelere.
Şimdi 2,5 yıl önce Jerry Seinfeld’in çalışma prensibi hakkındaki bu yazıyı size anlatmak isteseydim nasıl yazardım diye düşünüyorum. Muhtemelen şöyle olurdu:
“Bugün okuduğum bir yazıda Seinfeld’in yazarı Jerry Seinfeld’in nasıl çalıştığını öğrendim. İyi espri yapmak için her gün yazdığını ve bunları bir takvime çarpı koyarak kontrol ettiğini söylemiş. Takvimdeki çarpılar bir zincire benzediğinden iyi bir komedyen olmak için tek yaptığının zinciri kırmamak olduğunu anlatmış.”
Fikirlerin zincirini kırmak için zinciri kırmamak. İşte bütün mesele bu.
Bugün önemli olan ise bu yazı ile tam 233 gündür zinciri kırmayışımdır. Ve bu yazı da benim zinciri kırmayarak geldiğim noktadır.
Not
Kendi zinciriniz için bu takvimi kullanabilirsiniz.
Related Posts
18 Responses to Zinciri Kırmayın!
pingbacks / trackbacks on Zinciri Kırmayın!
-
[…] yılında sevgili eşim Devletşah, Seinfeld’le ilgili bir makale okuyupbunu blogunda yazdı. Zinciri Kırmayın! O günden beri eşimle birlikte kendi hayatlarımızda bu kuralı pek çok […]
Devletsah
öyle bir yazı yazmışsın ki, ebeveynlerinin dediği gibi, kör biri bile anlayabilir, üstelik tek bir kelimesini bile kaçırmadan. Kurduğun bu zincirin hiç kırılmamasını diliyorum. Birer zincir de bizler oluştursak diyorum. Kara kaplı ajandamı çıkarıp yazıyorum ara ara, ama bir zincir oluşturma fikrim hiç olmamıştı. Bu yazıdan sonra her baktığım yönde bu fikri bulacağım.
Zincirin ilk halkası olabilir belki bu paragraf, ne dersin?
Sağol güzelim! Bu yazdığın için de, her yazdığın için de…
merhabalar,
ben yazi yazmayi hic beceremiyorum, ama cok yazmak istiyorum.
bir zamanlar günlük tutuyorudum, ama biraktim, bagzi seyleri hatirlamamak icin.
ama sizin verdiginiz örnek cok hosuma gitti, yani hergün herhangi bir sey üzerine bir satir dahi ileride satirlara dönüse bilir, ne demisler: ” damlaya, damlaya göl olur”…saygi ve sevgilerimle..öptüm
ne tesaduftur ki tam 3 gun once zinciri kirmamaya karar vermistim. hic yazmak isteemdigim gunlerde bile bir cumle yazmaya, vakit bulup bloga giremessem bir yerlere karalamaya, daha once defalrca yaptigim gibi bu karari da bozacagimi bilerek ama artik bir blogum olmasi beni biraz olsun tetikliyor galiba…sessiz ve genc okuyucunuza biraz zaman ayirisaniz cok sevinirim.
http://heflatun.blogspot.com/
kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
Devletimşahım 🙂 Ya ben akıllı kadınları seviyorum hele ki senin gibi elleri yemek yapmakta marifetli olduğu gibi kalemi konuşturmakta da güçlü ise! Ellerine yüreğine sağlık. O zincir hiç kırılmaz sendeki bu enerji varolsun yeter canım 🙂
Devletşah,
Ben de okuldayken doğru düzgün kompozisyon bile yazamayanlardandım. Hala da çok istesem de öyle süslü sözler, üç kere okuyunca ancak anlaşılan edebi cümleler kuramam. Fakat farkettim ki özellikle blogumu açtıktan sonra daha rahat, içimden geldiğince ve anlaşılır şekilde yazabiliyorum. Belki de bu yazma alışkanlığını her güne yaymak lazım dediğin gibi…
Sevgiler
sevgili Devletşah, çok hoş ve doğru bir yazı olmuş. Zinciri kırmamak, esas olan bu ama yazabilmek için çokça okumak da gerekli diye düşünüyorum yoksa hiç kitap yüzü açmadan, heybeni bilgiyle doldurmadan yazılan her şey ortaya çalakalem yazılmış laf yığını olarak çıkar.Yazmayı seviyor ve yazmak istiyorsak, konu olarak evet her şeyden beslenebiliriz ama etkili, doyurucu olmak için önce okumak gerek.Bu yazmak isteyenlere küçük bir tavsiyeydi sadece.
Ben de yazmayı çok seviyorum, yazıyorum da.Ayrıca yazı hepsinden ziyade terapi gibi, yazdıkça ruhunuzun dinlendiğini, kendinizin zenginleştiğinizi hissediyorsunuz.okumaya ve yazmaya devam…
Merhaba Devletsah,
Bu hersey icin boyle sanirim. Spora, diyete, para biriktirmeye, okumaya, yazmaya, dil calismaya bir ara verince pesi gelmiyor. Peki biz de insaniz yahu, hepsine birden nasil hic ara vermeyecegiz. Makine degiliz ki…
Merhaba,
Uzun zamandır sitenizi gizli gizli (yorum yazmadan)takip ediyorum. Herşey mükemmel, sizden çok şeyler öğrendim. Emeğinize sağlık, kendi adıma teşekkür ederim.
Bazen bende ne yazsam diye düşünüp dururum. Yazınızı okuyunca bende değişimler olacağını umuyorum 🙂
Belki de bütün yaşam tarzımız böyle olmalı. Yani yaptığımız el işinde, düzenli beslenme alışkanlığımızda, sevdiklerimize karşı olan davranışlarda , bu liste böyle uzar gider herhalde. Belkide önemli olan hayatımızdaki tüm zincirleri kırmamak.
Sevgilerimle,
Ben de bu gece yazmaya üşeniyordum, bu yazının hatrına bir tane yazılır artık 🙂
çok hoş bir yazı idi. bende kendime göre denemeler yazıyorum.bir zincir diğer zinciri bağlıyor ve zincir zinciri besliyor..
ağzınızaikaleminize sağlık…
Yazılarınızı hep beğeniyle takip ediyorum. Okuduklarım, konu ne olursa olsun hep aynı hissi uyandırıyor. Yazılarınızın kişiliği var. Işığınızı yansıtabiliyorsunuz. Hep aynı sıcaklık var. Yakınlarımdan biriymişsiniz gibi hissettiriyorsunuz. Zincirleri kırmamak daha önce duyduğum ama üzerinde çok durmadığım bir kavramdı. Kişisel gelişim için güzel bir yol. Işığınızın daha da parlaması dileğiyle, (Bu arada daha önceki yazıma cevap verirken bay mı bayan mı olduğum konusunda tereddütünüz olmuş. Hemen söyleyeyim bir bayanım:) )
sevgili devletşah,
her gün bir paragraf yazarken acaba kitaplardan ünlü sözlerden v.s. bakarak (kitabı açıp bakarak) alıntı yapılabilir mi yoksa tamamen zihnimizde ne kalmışsa bir yazı yazmaya çalışmamız mı gerekiyor? beni okuduğun için şimdiden teşekkürler.iyilikler.
Sevgili Devletşah,
Bu ne güzel motivasyondur böyle insanlara kendine güveni yazdıkça yazmanın çoğalacağının,yazılanları okumanın,konusuz da olsa konu yaratmanın en güzel örneği,ellerine,kalemine kuvvet,zincirleri kırmamak adına sevgiler
Yazı yazmak yaşanmışları,yaşanması hayal edilenleri ve düşünülenleri yazıya dökmek hoş bir şey…
Bu benim blogumun adresi. http://mustafaarifrazgartli.blogspot.com/
yeni kesfettim sizi.guzel yazilar:).zevkle okudum.