SÎMİN
SÎMİN sıf. (Fars. sïm “gümüş” ve -ïn ekiyle sïm-ïn)
- Gümüşten yapılmış, gümüş: “Piyâle-i simîn: Gümüş kadeh. ” Ey afitâb-ı tâb-ı der-i maşrık-ı kemâl / Sîmin rikâb-ı eşheb-i kadrin senin hilâl (Fıtnat Hanım).
- Gümüşü andıran, gümüş gibi: Ârzû-yı gerden-i sîmîn ü hâl-i anberin / Hâtırımdan bir nefes çıkmaz hayâl-i ham iken (Fıtnat Hanım). Eşk-i sîmîni dökerdi mâhitâb (Cenap Şahâbeddin). Karışır toprağın siyâhıyle / Reng-i sîmîn sath-ı deryânın (Tevfik Fikret’ten).
Sîmin-ber: birl. sıf. (Fars. ber “göğüs” ile) Gümüş gibi beyaz göğüslü: Eylemez her kim ayâr-ı hüsne rağbet Nâilî / Kadr-i âşık dilber-i sîmin-berinden bellidir (Nâilî).
Sîmin-ten: birl. sıf. (Fars. ten “beden” ile) Çok beyaz vücutlu: Nûrdur sîmin-teni kim rişte-i pîrâheni / Fark olunmaz târ u pûd-ı şu’le-i mehtâbdan (Leskofçalı Gâlib).
Öptüm seni çok çok:)
Efendiiiim :), adinin anlami gibi muhtesem bir Simin gordum ben dun. Kresten cikis saatinde. Nasil uslu durabildim o guzellik karsisinda bilmiyorum. Devletsah kotu emellerini baska bahara ertele canim, imkani yok izin vermem :P. Ama yine de operim seni.
bir de servi simin vardı hatırladığım kadarıyla..denizin üzerinde dolunayın yaptığı ışıklı yola denirmiş edebiyatta..
Sevgili Devletşah,
Ben Simin’in anneannesiyim, seni de çok seven bir okurunum.Aklımda kaldığı kadarıyla Nedim’in bir kasidesinde”…bu gece ay bir simin selvi suda / esme ey bâd esme canan uykuda” diye geçer. Sevgilerimle.