KURBAN

KURBAN

KURBAN i. (Ar. Kurbān “yaklaşmak, yakın olmak’tan) 1. Allah yolunda kesilen koyun, dana, deve vb. hayvan: Tekkeye gelen kurbanın semizliğine, zayıflığına bakılır mı? (Nâmık Kemal). Mâşallah hanımefendi, ne geziyorsunuz? Bir hizmetiniz varsa emredin göreyim. -Efendim, kurban almağa çıktım (Fâik Reşat). 2. kısaltma yoluyle. Kurban bayramı: Satarız Nûri ağabeyciğim, amma kurbanda pek satamadık. Zâten tüccar da bayramda pek çalışmadı (Burhan Felek). 3. Bir amaç uğruna kendini fedâ eden veya fedâ edilen kimse: Kurban olmaya gönderdim (Nâmık Kemal). Kendini insanlara kurban verdi (Yâkup K. Karaosmanoğlu). 4. Bir âfet veya kazâda ölen kimse: Yaşar bu salgının en büyük kurbanlarındandı (Ahmet H. Tanpınar). Her sene Türkiye’de trafik kazâlarında ölenlerin sayısı Lice deprem kurbanlarının sayısından çok fazla (Burhan Felek). 5. ünl. halk ağzı. Seslenme sözü: -Zeyno! –Kurban! (Hâlide E. Adıvar).

* Kurban ayı: Arabî aylardan zilhicce. Kurban bayramı: Zilhicce ayının onunda başlayan ve kurban kesilip dağıtılan dört günlük dînî bayram: Haşmet, bir kurban bayramı kurban almak için Beyazıt meydanında dolaşırken şâire Fıtnat’a rast gelir (Fâik Reşat). Kurban bayramı namazını Å?emdin’de kılmayı düşünüyordu (Ömer Seyfeddin). Çocukluğumun kurban bayramı kokusu (Refik H. Karay). Kurban eti: Kurban olarak kesilen hayvanın eti: Ben yıllanmış kurban eti yemeye alışığım (Reşat N. Güntekin). Kurban etmek (eylemek): 1. (Bir hayvanı) Kurban niyetiyle kesmek: “Bir deve kurban et.” Her sabah sana bir ak küheylân kurban ettik (Enis B. Koryürek). 2. (Bir kimse veya şeyi) Bir uğurda fedâ etmek: Zannım bu ki cânâ beni kurbân edeceksin / Verdim sana can işte ne fermân edeceksin (Mahmud Celâleddin Paşa – Ö.T.S.). Dîni kurbân etmeliymiş mülkü kurtarmak için / Tut da hey sersem bu idrâkinle sen âlim geçin (Mehmet Âkif – Ö.T.S.). Türk dilini öz Türkçecilik yaldızı altında gizli maksatlara, cehâlete, çıkarcılığa ve daha bin türlü ihtirâsa kurban edenlerden ilk büyük intikāmı Atatürk almıştı (Nihat S. Banarlı). Kurban gitmek: 1. Bir şey uğruna fedâ olmak. 2. Bir şey yolunda harcanmak: “İhtirâsına kurban gitti.” Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun (Mehmet Âkif’ten).

Kurban kesmek: 1. Dînî emir olarak bir hayvanı kesip dağıtmak: Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem îd için / Dembedem sâat-be-sâat ben senin kurbânınam (Fuzûlî’den). Biz kurbanımızı yazlık yerimizde keseceğiz (Burhan Felek). 2. Çok istenen bir şeyin olması, hayırla sonuçlanması dileğiyle bir hayvan kesip dağıtmak: Gelse eğer dâvetine / Kesmeli kurban güzele (Dertli’den). Kulunuz Bursa’dan çıkmazdan birkaç gün evvel vâlimizin azli haberi geldi. Herkes sevincinden bir kurban kesti (Fâik Reşat). Kurban olmak: Bir amaç veya kimse için kendini fedâ etmek: Dün demişsin ki Fuzûlî bana kurbân olsun /Sana kurbân olayım yine ne ihsandır bu (Fuzûlî). Bir çift öküz uğrunda bir kız kurban oluyor (Mehmet E. Yurdakul). Varlığımızdan çekip aldıkları yurdumuz / Yeniden bizim olsun sana kurban oluruz (Enis B. Koryürek). Kurban olsunlar: 1. Uğrunda kendilerini fedâ etsinler. 2. Alay yollu söylenir. Gözlüklü Hikmet çiğ, yırtık bir kahkaya kopardı: – Ä°krâmına da kurban olsunlar (Mahmut Yesâri). Kurban taşı: 1. Eskiden putperestlerin, üzerinde ilâhlarına kurban ekstikleri kürsü şeklinde taş sunak. 2. Hıristiyan kiliselerinde kurban kesilen yer. Kurban vermek: (Bir âfet veya kazâda) Bir yakını ölmek: Yeni iklîmini arzulayarak bizden yüz çevirirken son yavrunu kurban verirsin (Safiye Erol). (Birinin veya bir şeyin) Kurbanı olmak: (Bir kimse veya bir şey yolunda) Boşu boşuna harcanmak, canını yitirmek veya zarar görmek: “Arkadaş kurbanı oldu.” O zaman daha doktor olmayan Abdullah Cevdet acaba siyâsî nekbetlerin kurbanı olmaya başlamış mıydı? (Hâlit Z. Uşaklıgil). Kurbanın olayım (olam, olduğum): Yalvarma sözü olarak kullanılır: Koç başın için âşığı öldürme gel kuzum / Kurbânın olduğum sana zahmet değil midir (Hanif – Å?.A.D.). Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım /Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım (Nahîfî – Å?.A.D.).

* Kurban-gâh (-geh) birl. i. (Fars. Yer bildiren –gāh > -geh ekiyle) Kurban kesilen yer: Sahrâ-yı emelden eyleyip kat’-ı nazar / Kurban-geh-i gamda bekleriz nevbetimiz (Azmîzâde Hâletî).

Kalıcı bağlantı

Related Posts

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER