ÇAY
ÇAY i. (Çince. ça-ye; Türkçe’ye muhtemelen Farsça’dan geçmiştir) [Çeşitli dünya dillerinde kullanılan dolaşıcı bir kelimedir.]
- Çaygillerden, kokulu, beyaz ve sarımsı çiçekler açan, sert, dişli ve kısa saplı yaprakları olan bir ağaççık. The Chinensis.
- Bu bitkinin siyâhımsı, küçük ve kıvrık bir durum almış olan kurutulmuş yaprağı.
- Bu yaprakların haşlanması ile elde edilen, kırmızı renkli, güzel kokulu içecek: Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi (Yahya Kemal Beyatlı). Evvelâ câmiin önündeki kahveye oturup çay içtiler (Ahmet Hamdi Tanpınar). Çayın rengi ne kadar güzel (Orhan Veli Kanık).
- Akşamüzeri çay, pasta, bisküvi vb. ikram edilen, mûsikîli veya mûsikîsiz, ev veya salon toplantısı: Haftada iki gece dostlara danslı çay veriliyor, en aşağı iki üç gece de başkalarının dâvetine gidiliyordu (Reşat Nuri Güntekin). Günler dâvetten ziyâfete, çaydan dansa (Refik Halit Karay).
* Çay parası: Küçük bahşiş, kahve parası.
Çay vermek:
- Çay ikram etmek.
- Çay toplantısı düzenlemek.
ÇAY i. (Çağatayca. çay) Irmaktan küçük, dereden büyük akar su.
* Çay kenarında kuyu kazmak: İşin kolayı varken güç yollara sapıp boşuna zahmet çekmek, deniz kenarında kuyu kazmak.
Çaydan geçip derede boğulmak: Denizden geçip çayda boğulmak.
Çayı görmeden paçaları sıvamak: Ortada bir şey yokken çok önceden ihtimaller üzerine hazırlık yapmak, dereyi görmeden paçaları sıvamak.
ÇAYCI i. Çay pişirip satan kimse: Çaycı, masa ve sandalyelerini dizmek için güneşin iyice görünmesini bekliyordu (Ahmet Hamdi Tanpınar).
ÇAYCILIK i.
- Çay yetiştirme işi: “Karadenizliler çaycılıktan çok para kazandı.”
- Çaycı dükkânı işletme işi.
ÇAYDANLIK i. (çay ve Fars. –dān ekiyle çay-dān “içinde çay pişirilen kap”, -dān ekinin fonksiyonunun unutulması üzerine ek yığılmasıyle çay-dan-lık) İçinde çay pişirilen kap, çay ibriği: Aşağı indim, çaydanlık bakır mangalın kenarında küle gömülmüş demleniyor (Yusuf Ziya Ortaç).
ÇAY EVİ birl. i. yeni. Çay, kahve vb. şeylerin hazırlandığı ve içildiği yer, çayhâne.
ÇAYGİLLER i. İki çenekliler sınıfından, güzel ve kokulu çiçekli, 30 cinsi ve 500’e yakın türü olan, yaprak dökmeyen ağaç ve ağaççıkları içine alan bitki familyası. Theaceae, Ternstroemiacece.
ÇAYHÂNE i. (çay ve Fars. hāne “yer, ev” ile çay-hāne) Çay, kahve vb. şeylerin hazırlandığı ve içildiği yer, çay evi: Çayhâneler, muhallebiciler, tuhâfiyeciler, birer renk meşheri manavlar ve sebzeciler önünden geçerek Sultan Selim civarlarına varırdım (Rûşen E. Ünaydın). Direklerarası’nın Dağıstanlı gibi, Mersinli gibi, Hacı Kerim ve Reşit gibi meşhur çahyâneleri şehrin ve semtin edip, şâir ve münevverlerinden gayri her sınıf halka melce teşkil eden seçme yerlerdi (Samiha Ayverdi)
Bilgiler Bahane, Ãay kaÅıÄı Å?ahane .. 🙂
Å?aka bir yana çay kaÅıÄına bayıldım, ben çayı inanılmaz sevdiÄim için mutfaÄımdaki en sevdiÄim objelerde çay tabakları, kaÅıkları, bardakları ve fincanları…
adı bile mutluluk ve keyif veriyor. sayesinde teneffüsler şenleniyor.
tam olarak nerde okudum bılmıyorum…. yeryuzunde ılk cay yetısmıs yesıl olarak ….ve o yuzden sıfa nıyetıne ıcıldıgınde her derde devaymıs….
mutlu bır an deseler ….aklıma ılk gelen ınce bellı bardakda cay …sımıt…kasar …ee bırde denız….yanında paylasacagın dost….daha otesı yoktur ama degılmı….
aa tabı bu arada cayı sevda sehrı …ferhat’la sırın’ın sehrı Amasya da yesılırmak kenarında bakır semaverden ıceceksınız…. ıste degmeyın o keyfe…..
sevgıler canım….
çay ve annem !!! ayrılmaz ikili… babamın sık sık yaptığı bi espiri; hanım sen benden önce ölürsen senin başına bi inek bağlıycam,bide çay ağacı dikicam(çay nasıl yetişir???)çay ağacını anladıkta ineği niye?çayı ve peyniri çok sever annem.hoş biz ailece peynir hastayız ama..gerçekten,çaylada en iyi simit ve peynir gitmez mi?