Direkler arası yeniden yaşanıyor diyorlar. Bilmem. O kadar yaşlı değilim.

Bundan sekiz dokuz sene evveldi. O zamanlar babam makam ile teravih kıldırılan camilerin izini sürüyordu. Tabi bizde peşinde. Nuruosmaniye camiinde namazın çok güzel olduğunun haberi gelmişti. İftardan sonra Çemberlitaş’taki camiye gidip namaz kılmıştık. Gerçekten çok güzeldi. O zamanlar Ramazan iyice kıştı. Daha önce gittiğimiz teravihlerde ayaklarımız donduğundan bu defa hazırlıklıydık. Yanımızda kat kat çoraplar ve patikler vardı. Ayaklarımız hiç üşümemişti. Bunda bizim hazırlıkların hiç ama hiç payı yoktu. Caminin imamı soğuk havalar için halıların altına elektrikli battaniye koymuş. Gelen cemaate göre o kısımın battaniyelerini çalıştırıyormuş. Ne kadar taktir etmiştim kendisini. Sultanahmet’te Ramazan şenlikleri olduğunu duymuştuk. Camiden çıkıp yavaş yavaş yürüdük. Gerçekten Sultanahmet’e yaklaştıkça kalabalıkta artış vardı. Gerçi şimdiki gibi aşırı kalabalık değildi. Kıştan mı yoksa daha duyulmadığından mı bilmiyorum. O gün horoz şekeri almıştık. Ondan sonraki senelerde de çeşitli sebeplerle defalarca Sultanahmet’te ramazan’ı yaşadım.

Bu sene de bir iş için gittiğim Beyazıd’da iftara kalmam teklif edildiğinde zevkle kabul ettim. Sevgili eşim de beni kırmadı ve bize katılmak için oruçlu oruçlu yollara düştü. İftarımızı Çemberlitaş’ta yaptıktan sonra Sultanahmet’i gezmeye gittik. O ne kalabalıktı. Gezerken ilk defa ortaokul yıllarında tanıştığım macunu gördüğümde çocuklar gibi sevindim. Çocukken gittiğimiz bir çocuk iftarında Anadolu Kavağı’ndan o yılların tek macuncusu aksakallı pamuk bir dede gelmişti. Etrafını sarıp her tarafımız yapış yapış olana kadar macun yemiştik. Ondan sonraki senelerde pamuk dede gazetelere de çıkmıştı. Anadolu Kavağına gittiğimiz bir kaç seferde de görmüştük. Hatırladığımdan daha da tatlıymış. Tamamını bitiremediğimi söylememliyim.

Neyse ne kadar çok sucuk ekmekçi ve Türk Kahvesi yapan vardı. Sayamadım. Kitap fuarını da gezdik. Bir iki tane kitap aldık. Fiyatlar hakkında birşey söyleyemeyeceğim. Son iki snedir hiç fuara gitmedim. Sürekli alış veriş yaptığım bir kitapçım var. Sağolsunlar istediğim bütün kitapları getiriyorlar ve indirimli veriyorlar. Fuara gitsem bile kitap listesi oluşturup kendilerine veriyorum. Çok ağır olursa eve de getiriyorlar. Eh bu durumda ben kitap almaya doymuyorum. Ama kütüphanemiz tıkabasa dolmuş durumda.

Çocukken en çok sevdiğim sirk kahramanı mavi beyaz pantalonuyla uzun boylu adamdı. Sultanahmet’te kaftanıyla uzun adamı gördüğümde çok sevindim. Sahnede Karagözle Hacivat vardı. Nasreddin Hoca’ya laf atıyorlardı.

Soğuk bir gece böyle sıcak sıcak geçti.