Son Yaprak
Yazan: O. Henry
Ãlkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokaÄının neredeyse tamamı ressamlardan oluÅmaktaydı. Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuÄla yıÄınının tepesinde iki kız arkadaÅın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında ise yaÅlı bir ressam otururdu.
Günlerden bir gün kız arkadaÅlardan biri zatürree hastalıÄına yakalandı. Genç kız günden güne eriyordu. Bir gün, arkadaÅı resim yaparken o da yataÄında pencereden dıÅarı bakıyor ve sayıyordu…
Geriye doÄru sayıyordu; “Oniki” dedi, biraz sonra da “onbir”; arkasindan “on”, sonra “dokuz”; daha sonra, hemen birbiri ardina “sekiz” ve “yedi”. ArkadaÅı merakla dıÅarı baktı. Sayılacak ne vardı acaba? Görünürde sadece kasvetli, bomboÅ bir avlu ile altı yedi metre ötedeki tuÄla evin çıplak duvarı vardı. Budaklı köklerinden çürümüÅ, yaÅlı mı yaÅlı bir asma, tuÄla duvarın yarı boyuna kadar tırmanmıÅtı.
Dönüp arkadaıÅna “Neyin var?” diye sordu. Hasta kız fısıltı halinde” altı” dedi. “Artık hızla düÅüyorlar. Ãç gün önce neredeyse yüz tane vardı. Saymaktan baÅıma aÄrı giriyordu. Ama Åimdi kolaylaÅtı. Ä°Åte biri daha gitti. Topu topu beÅ tane kaldı Åimdi.”
“BeÅ tane ne?” diye sordu arkadaÅı. “Yapraklar, asmanın yaprakları. Sonuncusu da düÅünce, ben de mutlaka gideceÄim. Hissediyorum bunu.”
ArkadaÅı ona saçmalamamasını söyleyip içmesi için çorba götürdü. Fakat o: “Ä°Åte bir tanesi daha gidiyor. Hayır, çorba filan istemiyorum. Bununla geriye dört tane kaldı. Hava kararmadan sonuncusunun da düÅtüÄünü görmek istiyorum.. Ondan sonra ben de gidecegim.” diyerek cevap verdi.
Genç kız uykuya daldıÄında arkadaÅı da alt katta ki yaÅlı ressama ziyarete gitti. Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaÅlı adama. Yukarı çıktıÄında arkadaÅı uyuyordu. Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaÅına perdeyi açmasını söyledi. Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiÅ gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yaÄan yaÄmur ve Åiddetle esen rüzgârdan sonra, bir asma yapraÄı hâlâ yerinde duruyordu.
Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeÅil kalmakla birlikte, testere aÄzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürümenin sarı rengi gelmiÅ olan yaprak, yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiÄitçe asılmıŠduruyordu. “Bu sonuncusu” dedi hasta kız. “Geceleyin mutlaka düÅer diye düÅünmüÅtüm. Rüzgârı duydum. Bugün düÅecektir, o düÅtüÄü an ben de öleceÄim.” AÄır aÄır geçen gün sona erdiÄinde onlar, alacakaranlıkta bile, asma yapraÄının duvarın önünde sapına tutunmakta olduÄunu görebiliyorlardı.
Derken Åiddetli yaÄmur tekrar baÅladı. Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz, genç kız hemen perdenin açılmasını istedi. Asma yapraÄı hâlâ yerindeydi. Genç kız, yattıÄı yerden uzun uzun yapraÄı seyretti. Sonra arkadaÅına seslendi. “Münasebetsizlik ettim. Benim ne kötü bir insan olduÄumu göstermek istercesine, bir kuvvet o son yapraÄı orada tuttu.
Ãlümü istemek günahtır. Å?imdi biraz bana çorba verebilirsin.” dedi. AkÅamüstü gelen doktor ayrılırken; Åimdi alt kattaki bir hastaya bakmam gerekiyor. YaÅlı bir ressammıŠsanırım. O da zatürree. YaÅlı adamcaÄız çok aÄır bir durumda, kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor dedi.
Ertesi gün doktor : “Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız.” dedi. O gün öÄleden sonra arkadaÅı artık iyileÅmiÅ olan arkadaÅına alt kattaki yaÅlı adamı anlattı. YaÅlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüÅ.
HastalandıÄı günün sabahı kapıcı onu, odasında sancıdan kıvranırken bulmuÅ. Pabuçları, elbisesi baÅtan aÅaÄı sırılsıklam, her yanı buz gibi bir haldeymiÅ. Ãyle korkunç bir gecede nereye çıktıÄına akıl sır erdirememiÅti kimse. Sonra, hâlâ yanık duran bir gemici feneri, yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmıŠbir portatif merdiven, bir de üstünde birbirine karıÅmıŠsarı, yeÅil boyalarla bir palet ve saÄa sola saçılmıŠbir kaç fırça bulmuÅlar. O zaman o son yapraÄın sırrı da çözüldü. Rüzgâr estiÄi zaman bile yerinden oynamayan yaprak, yaÅlı ressamın Åaheseriydi. YaÅlı adam, son yapraÄın düÅtüÄü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıÅtırmıÅtı.
hikayenin aslı yazılmamış dolayısıyle hikayenin büyüsüne ulaşmak zor
sedat bey haklı daha farklı, insanı bir an durup düşündürmesi gereken bölümler yazılmamış gibi… yarım bi tat var bu hikayede.
hikaye yarım yazılmış olsa bile insanı tuhaf duygular içerisine sokuyor insanı acaba ben yapar mıyım sorusu içine sokuyor
ben bu hikayeyi biliorum ama hasta kızzon hayatını çürük bir asmaya bağlaması yanlış ama o yine de buna inanmak istior fakat bu onun umudunu kırmakta o bunun farkında diil ancak benm hoşuma giden ressamın o kadar büyük bir fedakarlık yapmış olması beni çok duygulandırdı
ressam seviyorum ve begendim ben hangi böülüm ne ?? ben grafik bölümüm mersin üniversiteım ver
bırakında hıkayenın yarım kalan kısmını sız kafanızda yorumlayarak tamamlayın bence gayet hos bı oyku her zamankı gıbı suprız bı son ıle bıtıyor ve ınsanın hayata sımsıkı sarılmasını sağlıyor
Ne güzel bir hikayedir bu böyle gece gece öyle aydınlandı ki düşüncelerim Teşekkürler size bizimle paylaştığınız için;)