Mihenk Taşları

Mihenk Taşları

Ali Topu At

İnsanın hayatında pek çok mihenk taşı var. Okula başlamak, bitirmek. İş hayatına atılmak, evlenmek… Bu mihenk taşlarındaki bayrakları çantanıza koyup ilerledikçe algılarınızda da ona göre değişiklikler, açılmalar oluyor.

Hatırlıyorum da okumayı öğrendiğim günlerde benimle sokakta yürümek büyüklerim için azap olmuştu. Vitrinlere yapıştırılmış büyük harfli yazıları okuyacağım diye her birinin önünde dakikalar geçirirdik. Elime geçen her kağıdın üzerindekileri okuyup anlamaya çalışır, anlayamadığım yerleri ‘bu ne demek, şu ne demek, neden öyle demiş’ gibi sorularla aydınlatmaya çalışırdım. Elime ‘Bilim Teknik Dergisi’nin geçtiği gün dün gibi aklımda 🙂

Yine üniversiteye başladığımda yollardaki yağmur suyu kanalları, çalınan logar kapakları, fabrikalardan, arabalardan yükselen kara bulutlar daha çok dikkatimi çeker olmuştu. Ne de olsa çömez bir çevre mühendisiydim ve etrafta ne kadar çok şeyin benim gibilere ihtiyacı olduğunu fark ediyordum.

Hep evliliğin en önemli mihenk taşlarından biri olduğunu düşünmüşümdür. Yepyeni bir insanla aynı evi, aynı duyguları paylaşmak. Yemek, temizlik ütü yapmak da sadece işe ya da okula gidip gelme sorumluluklarınıza eklendiğinde hayatınızda çok büyük değişikliklere neden olur. Birbirine tarif veren kadınlara kulak kabartır olursunuz. Ya da çıkaramadığınız bir lekeyle mücadelenin yollarına düşersiniz.

Şu günlerde anladım ki hayatta en önemli dönüm noktası başka bir canlıyı dünyaya getirdiğiniz gündür.

Tüm dünyanız o anda değişir. Duygu ve düşüncelerinize başka kanallar açılır.

Son zamanlarda benimle birlikte 3 ay evvel doğum yapan arkadaşlarım teker teker işe dönmeye başladılar. Eminim hepsinin aklı, kalbi evlerinde kalarak ofislerinin yolunu tutuyorlar. Bu dönüşlere bağlı olarak dikkatimi çeken ve benim de dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var.

Emzirme logosu

Gittiğiniz bütün hastanelerde, sağlık ocaklarında ve anne çocuk sağlığı merkezlerinde duvarlarda tek bir yazı görürsünüz:

‘Bebeğinizi ilk altı ay sadece anne sütü ile besleyiniz.’

Peki doğum izni 3 ay iken bu nasıl olacak? Anne 3. ayda bebeğini yatağında uyurken bırakıp, işinin yolunu tutarken nasıl bebeğini beslemeye devam edebilecek?

Bu soruları çok değil geçen yıl duysaydım teknoloji ve iş düşkünü birisi olarak şöyle derdim: ‘ne var canım süt sağma makinaları ve bakıcılar bu yüzden yok mu?’ Şimdi bakıyorum da ne duygusuz ne vurdum duymaz bir cevap.

Düşündükçe başka anılar canlanıyor. İlk aklıma gelen doğum iznine ayrılan arkadaşlarımın 3 ay ayaklarını uzatıp tatil yapacakları düşüncesi oluyor. Beni üzüntüye sokan asıl hatıralar ise izinden dönüp benimle beraber o toplantı senin bu toplantı benim koşturdukları zamanlar oluyor. Süt çekmek için tuvalete koşturarak gitmeleri gözlerimin önüne geliyor. Toplantılar bitse diye katılımcıların gözlerinin içine baktıkları anlar… Kimbilir göğüslerindeki doluluk nedeniyle nasıl ağrılar içerisinde konuya konsantre olmaya çalışıyorlardı.

Emzirme Reformu

Şimdi anne olup, emzirmeye başlayınca her şey ne kadar farklı görünüyor gözüme. Tıpkı, vitrinlerde yazan renkli yazıların anlamsız olduğunu, egzoz dumanalarının parçanın en küçük halkası olduğunu fark etmem gibi…

Evet, pompa ile sütünüzü sağabilirsiniz. Ama bebeğiniz bu sütü şiddetle reddedebilir. Son bir haftadır bizim ufaklığın yaptığı gibi. Üstelik içmemek için direndiği süt yarım saat önce biberona aktarılmış. Günler önce sağılıp, derin dondurucularda saklanılmış değil.

Türkiye’de doğan bebeklerin %1,3’ü ilk altı ay anne sütü ile beslenebiliyormuş. Kimi bilinçsizlikten kimi de yukarıda bahsettiğim gibi iş hayatına dönmek zorunda kalınmasından kanaklı. Oysaki sağlıklı nesiller, sağlıklı beslenme ile gelişir. Bunun da temeli yeterince anne sütü almakla atılır.

İçinde bulunduğumuz emzirme haftasında, altı ay emzirmelisin diyen Sağlık Bakanlığı ile 3 ay izinlisin diyen Çalışma Bakanlığı bir masaya oturup sağlıklı nesiller için ortak karara varsalar güzel olmaz mıydı?

Link
Kalıcı bağlantı

Related Posts

13 Responses to Mihenk Taşları
  • Sevgi

    Ellerine sağlık Devletşah. 33 haftalık çalışan bir anne adayı olarak kafamı meşgul eden herşeyi yazıya dökmüşsün.

  • Filiz

    Aslında bir konuya daha dikkat çekmişsin, “başına gelen bilir”. 1. çocuğum doğduğunda(2004) doğum raporu+ yıllık izinlerimin toplamı+süt iznim(birikmiş halde) i kullanarak 5 ay evde kalmayı başarabildim. Tabi ki işverenimin anlayışlı olması sayesinde. Sonra annem ve babam hergün 15 km yol yaparak oğlumu bana getirdiler, öğlenleri emzirebileyim diye. Geldiklerinde sağdığım sütümü de onlara veriyordum. Tabi bu da birkaç ay sürebildi. Fabrika’da doktorun odasında bebeğimi emzirebiliyordum. Emzirme odası yoktu. 2. bebeğim doğduğunda(2011) bu defa ücretsiz izin de alarak 6,5 aylıkken işe başladım. Ek gıdalara başlamış olduk bu arada. Öğlenleri eve gidebildim kızımı emzirmeye. akşamları da süt iznimi kullanıp 1,5 saat erken çıktım. Çok şükür kızım 1 yaşını geçti. Umarım siz de kendi şartlarınıza uygun bir yol bulup bu süreci sıkıntısız atlatırsınız. Umarım emzirme reformu yakında çıkarılabilir. Hükümet kadın ve çocuk sağlığı konusunda duyarlı. Bu konuyu da titizlik ve ivedi ile ele alacaklarını ümit ediyorum.

  • Blogcu Anne

    Çok teşekkür ederim bu konuya dikkat çekmemize yardımcı olduğun için. Doğum izninin yetersizliğinin farkında olmak için geleneksel anlamda çalışan bir anne olmak gerekmiyor, anne olmak yeterli gerçekten.

  • elif pilatin

    kendi arkadaşlarımı hatırladım. müşteriden ya da telefonlardan fırsat buldukları zamanlarda şubenin TUVALETİNE inip binbir türlü zahmetle süt sağıyorlardı. tuvaletin kapısına gelip tık tık kapı çalan arkadaşlardan mı rahatsız olsunlar, nerdesin diye soran şube müdürüne “hık pık çocuk, süt” diye açıklama yapmakla mı uğraşsınlar? hani stressiz, mutlu anne?

  • ozlem

    Bir yerlerde bir “paylas” butonu olmaliydi bu yazida diye bakindim durdum birkac dakika..Ben mi fark edemedim bilemiyorum zira bugun okudugum hicbir yazi bu yazi kadar paylasma durtusuyle doldurmadi icimi..Sen cok yasa Devletsah!

  • mercan

    devletşah hanım keşke doğum izni 6 ay olabilse ama ne yazıkki birde özel sektörün acımasız gerçekleri var. çalışma bakanlığı 6 ay izni kabul etse bile yine sadece devlet memurları bu izni kullanabilir. bizim gibi özel sektör köleleri patronlarının tevazu gösterdiği kadar en fazla 2 ay (buna bile tahammül edemeyip doğum izninde evine iş mail atılan arkadaşlarım oldu. bilmemne raporunu okuyun ve özetini iletin gibi..) izin kullanabilirler. siz bile anne olmadan önce doğum iznini bir tatil olarak gördüğünüzü itiraf ediyorsunuz hele birde gözünü para bürümüş, kalbi taşlaşmış erkek patronlarla uğraşan bizler ne yapalım. siteye girdim ve destek olacağım ama sistemin çarkları o kadar büyükki bakanlığında söz geçirebileceğini hiç zannetmiyorum.

  • Rehnuma

    Ne kadar haklı ve duyarlı bir yazı… Bence keşke süt izni 1 yıl olsa. Bir çocuk için anne sütü almasında önemli olan sadece kursağından sütün akıp midesine inmesi değildir, emzirme anne-bebek arasında duygusal, psikolojik, ruhsal her yönden bir beslenmedir. Bebek için en azından ilk 1 yıl her ağlayışında annesinin sesinin onu teskin etmesi, her korktuğunda dünyada en güvendiği kişiye sığınmasıdır süt izni bence… İlk 1 yılını annesine doya doya dolduran bebekler büyüdüklerinde dengeli ve sağlıklı bireyler haline gelecektir…

  • turan

    http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=660721

    Başlıkta bir hata olmuş olabilir mi?

  • Fatoş

    Devletşah merhaba

    Anne olduğunu bu postla öğrenmiş oldum. Eminim çok güzel bir anne olmuşsundur.
    Söylediklerine tamamen katılıyorum. Ben devlet memuru olmanın sağladığı tüm imkanları kullandım. Oğlum şuan 26 aylık ve ben hala emziriyorum ve de işe başlamadım. Bana gün yaklaştıkça nasıl ayrılacağım korkusu çökerken, 3 aylık bebeğini bırakıp başlamak zorunda kalanlar için çok üzülüyorum gerçekten. Bu bebeğe yapılmış çok büyük bir haksızlık. 3 aylık bebeği annesinden koparmak vicdansızlık gibi geliyor bana. Keşke tüm bebekler annelerinin kokusuyla büyüyebilse…

  • zehra

    Sevgili Devletsah…anne olmasamda bloglarda takip ettigim kadariyla cok önemli bir sorun annelik izninin 3 ay olmasi. Ben Almanya´da yasiyorum..Burada 1 yil ücretli izin verilioyr,eger tercih edersen de 2 yil üzerine ücretsiz izin hakkin var ve 3 yil sonunda Is´ine geri dönüyrsun,sorgusuz,sualsiz.Hatta bir arkadasim abartti durumu, 3 yil dolmadan 2 cocuk daha yapti ve 9 yil izinli oturdu evde,sonra isine geri döndü… Hadi belki 3 yil olmasa da 1 yil bir cocugu hani tabiri caizse etiyle,sütüyle ortaya cikarabildigin ve bir düzene koyabildigin ana okuluna hazir hale getirdigin bir sürec. Tr´de calisma bakanliginin kadin haklarini gözetmemesini anlayamiyorum. Umudum bir gün güzel ülkemde de medeni gelismelerin olabilmesi…

  • Bora

    Çok güzel bir konuya değinmişsin. Ne bekliyorlar ki, çocuğunu kucağına alıp onla beraber işe gideceğiniz mi? günlük 1.5 saat süt iznini ise hiç anlayamıyorum. İzin var iyi de, çocuk yok? Çocuk evde, dur ben emzirip geleyim mi? diyeceksiniz. kaldı ki bebek 2 saate bir karnı acıkan bir varlık. öyle süt izni ile olmuyor o işler.

  • guliz

    Ne guzel sizin en azindan 3 ayiniz varmis ben isim dolayisi ilen UAE (Birlesik Arap Emirliklerinde) yasiyorum ve burada dogum izni 45 gun. Henuz bebegim yok ama olsa ne olacagini dusunmek bile istemiyorum. Keske 3 ayim olsa dedim. 🙁

  • zuhal

    Devletşah merhaba,
    Doğum izni ülkemizde 112 (doğum öncesi 56 ve ve doğum sonrası 56 gün olmak üzere toplamda 112) gündür. Anneler genelde son üç hafta kalıncaya kadar çalışıp (doktor raporu ile çalışmasına engel olmamak kaydıyla)doğum öncesi izinlerinin 35 gününü de doğum sonrasına eklerler ki doğumdan sonra bebekle daha çok vakit geçrip emzirmede sıkıntı yaşamasınlar diye. Ayrıca izni bitip ücretsiz izne ayrılmak istemeyen annelere de günde bir buçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin ne zaman ve kaç parçaya bölüneceğine çalışan anne kendisi karar verir. Bu süre çalışma süresi olarak kabul edilir ve çocuk bir yaşını doldurana kadar verilmek zorundadır. Sevgiyle büyütün bebeğinizi…

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER