Kenya’dan Dönüş
Sabah altı buçukta uzun bacaklı odamızda biz uykumuzun son demlerindeyken, çığlıklar yankılanıyor. Ne oluyor diye yataktan fırlıyoruz. Camımızın hemen altında iki babun bir taş parçası için kavgaya tutuşmuşlar. Kızsam mı yoksa o muhteşem manzarayı kaçırmama engel oldukları için teşekkür mü etsem bilemiyorum.
Kenya’daki son sabahımız olduğundan çok hüzünlüyüm. Valizimizi yerleştirip, kahvaltıya geçiyorum. Babunlarla sohbet ederek kahvaltının keyfini çıkartıyoruz.
Afrika denilince aklımıza nedense sarı kızıl göz alabildiğince uzanan kurak topraklar, çöller geliyor. Oysaki yalnız ve eski kıta bu görüntülerden çok uzak. Elbetteki Sahra, Sina ve Kalahari gibi büyük çölleri var. Ancak Asya kıtasında bahsi geçen çöllerden daha fazlası olduğunu biliyor muydunuz. Kenya’da 5 farklı iklim görülüyor. Hepsi de bitki örtüsünü zenginleştirecek, insanları mutlu edecek tipten.
Biliyorum Kenya’da ne yedik ne içtik diye merak ediyorsunuz. Bir yerlere gitmeden önce yemekle ilgili çok araştırma yaparım. Bazı kültürlerin yemek zevki bizimkisine pek uyuşmuyor malum. Bu defa o kadar araştırma yapmaya vaktim yoktu. Ayrıca bizi orada misafir eden, bizimle ilgilenen bir dostun da olması rahatlatıcı etkendi.
Mevlüt bey Nairobi’de kaldığımız gecelerde birbirinden güzel yemekler yememize vesile oldu. Türk Havayollarındaki görevi vesilesi ile 2 yılı aşkın süredir orada yaşıyor. Gittiğimiz yerlerde o kadar sevgi ile karşılanıyor ki şaşarsınız. Sanki bir müşteri değil de restoranın sahibi gelmiş gibi. Bütün garsonlar gelip kendisi ile sohbet ediyor, istediği bir şey olup olmadığını soruyor, o da onlara aynı şekilde ilgi ile muamele ediyor.. Yemeklerden birisinde sırrını bizimle paylaşıyor ‘güler yüz yılanı tatlı deliğinden çıkartır’. Yıllarca beyaz adam sömürgesinde kalıp dostluk ve güler yüzden uzak yaşadıklarını düşünürsek, bu kadar sevilmesine şaşmamak gerek.
Neyse ilk gecemizde Fago Gaucho isminde bir Brezilya et lokantasına gittik. Sahibi Yunan bir hanımmış. Kendisiyle de sonradan tanıştık. Bizim döner şişlerine takılı etler çevrenizde pır dönen garsonlar tarafından yanınıza getiriliyor, istediğiniz kadar bir parça size servis edilip gidiliyor. Envai çeşit et var. 24 saat özel tandırda pişeninden tutun, sarımsaklı sosta günlerce bekletilmişine. Antrikot bölgesinden yapılanından kaburga aralarının sıyırılmasıyla elde edilenine kadar. Onlarca çeşit et, onlarca çeşit marinasyonla etrafınızda dönüyor. Ta ki siz dur diyene kadar. Arkasından yediğimiz ananas dönerine önce mesafeli yaklaşsam da biraz daha biraz daha diyerek koca bir ananas yemiş olabilirim.
Başka bir gün durağımız, ‘esnaf lokantası sever misiniz’ sorusuna alınan olumlu yanıt ile Mevlüt bey götürmeseydi kapısından bile girmeyeceğimiz bir Pakistan restoranı oluyor. Hashmi Barbeque Center’in içerisi tıklım tıklım dolu. Karışık kebaplar ve özel bir de ekmek sipariş ediyoruz. Biz beklerken karşı masamızda Hintli bir adam çatal bıçak elinin altında dururken, yemeğe on parmağı ile dalmış. İçimden ‘böyle yemek mi yenir, medeniyetin gözünü seveyim’ diyorum. Az sonra çeşitli baharatlı soslarla beraber yemeğimiz geliyor. İlk parçayı çatalımla alıp ekmeğime sarıyorum. İkinci parçayı masadakilerin de müsaadesi ile ellerimle yemeye koyuluyorum. Bir ara lezzetinden parmaklarımı da arada fark etmeden götürür müyüm diye endişeleniyorum.
Son gecemizde kaldığımız The Sarova Stanley otelinin Thai-Chi restoranına gidiyoruz. Nairobi’nin en lüks yerlerinden birisi. Ortam o kadar güzel ki, yemekler ister istemez keyifli geliyor. Çorbalar, noodlelar, ördekler ve tabi ki kızarmış dondurmanın tadına doyum olmuyor.
Thai-Chi’deki sohbetimiz sırasında Mevlüt bey, Kenya’da çok Türk olduğundan bahsediyor. Sabah görüştüğü arkadaşlarından birisinin bizi istersek evinde çaya beklediğini söyleyince zevkle kabul ediyoruz. Gittiğimiz evin hanımı Kenyalı imiş. Yemek yapmayı çok seviyormuş ve blogları sıklıkla takip ediyormuş. Eh hal böyle olunca Sofi ile muhabbetin sonu gelmek bilmedi. Hele bize yaptığı lezzetli tartı anlatacak kelime yok.
Sabaha karşı uçağa binerken daha önce sadece Maldivelerden dönerken yaşadığım duygular vardı benimle. Eve gitmek istemiyordum. Buradaki sıcak insanları, doğa ile barışık yaşanan bu toprakları bırakmak istemiyordum. THY’nin TK 608 sayılı Nairobi İstanbul uçağına binmeden önce son defa temiz havasını derin derin içime çektim.
Afrika tutkusu diye bir şey varmış. Bir kez gittiğinizde defalarca gitmek istiyormuşsunuz. Benim bahanem şimdiden hazır. Biliyor musunuz Kenya’nın Hint okyanusuna sahili var. Mombasa’da dalış için nefis mercan kayalıkları varmış. Ayrıca daha Klimanjaro’nun karlarını okumam gerekiyor. Amboseli’den Klimanjaro rahatlıkla görünüyormuş diyorlar. Eh gidip yerinde incelemek gerek değil mi?
Meraklısına
- Eğer Hint yemeklerine ve baharata düşkünseniz merak etmeyin Kenya’da aç kalmazsınız.
- Eskiden her türlü et serbestmiş. İstediğinizin tadına bakabiliyor muşsunuz. Ama son yıllarda çoğu yasaklanmış. Tabi her türlü et derken neyi kast ettiğimizi de söyleyelim. Zürafa eti, zebra eti, hipopotam eti vs.
- Fotoğraftaki et lokantası eşimin geçen yıl gittiği Carnivour’da çekilmiş. Kalitesinin artık düştüğünü duyduğumuz için gitmedik.
- Sabaha doğru kalkan uçaktan mümkünse sol taraftan yer almaya bakın. Eğer siz de bizim gibi şanslıysanız Kahire’nin üzerindeyken piramitleri rahatlıkla görebilirsiniz. Eğer piramitleri şimdi görmek isterseniz videoyu daha dikkatli seyredin derim 🙂
Kapanış ayrı bir güzel olmuş.
Görüntüler,müzik seçimi,sunum ve seslendirme çok başarılı.Tebrik ve teşekkür ederiz:)
Her bir videoyu seyrettim!! Hepsi ama hepsi çok güzel olmuş, ellerinize sağlık.. Ama piramitleri göremedim 🙁
Oğlumun doğduğu topraklardan hoşgeldiniz:)
Videoları izledikçe kalbimin gerçekten Afrika’da kaldığını bir kez daha hissettim ben de. Nairobi’deki bahçeme kendi ellerimle diktiğim hanımelini, evimizdeki şeffaf kertenkeleleri, bahçemizdeki maymunları, nanelerimi yiyen bukalemunu, güler yüzlü Kenyalıları, doğasını… hatırladım ve duygulandım. 22 ay yaşadığım ve oğlumun dünyaya gözlerini açtığı bu toprakları hatırlayıp da özlememek mümkün değil herhalde.
Bu arada Barış Bey’in de senin de ellerinize ve yüreğinize sağlık. Çok başarılı bir çalışma olmuş. Seslendirme, müzik seçimi… her şey muhteşem. İzlerken çok keyif aldım.
Not: Kenya’ya gitmek için bizim de geçerli bir nedenimiz var: Kenyalı oğlumuza doğduğu ülkeyi göstermek.
Roma’dan sevgilerle.
PAYLAŞIM İÇİN ÇOOK TEŞEKKÜR EDERİM HARİKA BUNLAR
sitenizi yeni keşfettim gerçekten güzelmiş. bir çok başarıya imza atmışsınız devamını dilerim.
Seyahat notlarınız ve paylaşımlarınız için çok teşekkürler, internetteki en iyi Kenya seyahat rehberini hazırlamışsınız bence, harikasınız! 🙂
Tek solukta, heyecanla tüm belgeselleri izledim. Ayrıca detaylı anlatımın ve muhteşem fotograflarınla gitmiş kadar oldum. Bu güzel hazırlanmış yazı dizisi ve muhtesem belgeseller için sizi tebrik ediyorum. Büyülendim…..
Sevgiler…
Ama ama niye bittiki :(((
Bu gece Kenya gecesi yaptım. Tüm belgeselleri heyecanla izledim, yazıları keyifle okudum. Bu gece rüyamda babunlarla geyikleri göreceğime eminim. Müthiş bir tecrübe yaşamışsınız. Ellerinize sağlık. Çok da emek harcamışsınız. Bu arada diğer fotoğrafları da görmek isteriz. Duyurulur!
çok güzel ve heyecan dolu bir gezi olmuş:)
yeni maceralarını bekliyoruz 🙂
Selamlar…
ben xl çetesi üyesi olarak süper diyorum
Afrika safari ne müthiş bir geziymiş. Bir solukta izledim tüm bölümleri ve bayıldım, heyecanlandım, hüzünlendim. Çok beğendim ve elbette anlatımlarınız için çok teşekkürler ve alkışlar sizin için 🙂