it'am
İT’AM i (Ar. ta’m – ta’ām “yemek yemek”ten it’ām) Yemek yedirme: Kara öküz gelir gelmez bir pençe ile kârını itmam ve bir zamanlar lahm ü şahmiyle nefsini it’am eyledi (Ziya Paşa). Altı yedi bin kişinin üç saat zarfında muntazam sûrette it’âmı hakîkaten mühim ve müşkil olmakla berâber tertîbat ve intizam sâyesinde kemâl-i sühûletle ve muvaffakiyetle […]DEVAMI
Şahmerdan
ŞAHMERDAN i (Fars. şāh ve Ar. verdāne > merdāne‘den şāh-merdān) Dikine kılavuzlanmış ağır bir demir parçası ile bunu belli bir yüksekliğe kadar kaldırıp serbest bırakarak düşmesini sağlayan bir mekanizmadan ibâret olan ve büyücek metal parçalarını dövüp şekillendirmeye, kazık çakmaya yarayan düzenek: Buharlı şahmerdan.” “Havalı şahmerdan.” “Haliç köprüsünün ayak kazıkları havalı şahmerdanla çakıldı” Karabük’te ağır mâden […]DEVAMI
- saniyeŞah-ı merdan,mertlerin, doğruların şahı
- ŞERİFE D.BEN DE BİR JEOLOJİ MÜHENDİSİ OLARAK �?UN
- DeryaEevet evet ben gördüm onu, babamın şirkeView All Comments
NAĞME
NAĞME i. (Ar. nağme) Kulağa hoş gelen âhenkli ses, ezgi: Akşam üstü kırlarda keklik sesi işitmemiş olanlar, bu saate ve bu tabiata yakışan en hoş nağmeyi duymamışlar demektir (Refik Halit Karay). Birtakım hoyratlar, mayalar bütün Bingöl havâlisinin malıdır. Bingöl çobanlarının koyun otlatırken çaldıkları kaval nağmelerinden izler taşır (Ahmet Hamdi Tanpınar). Cıvıl cıvıl söylediğin türkünün / […]DEVAMI
MAHYA
MAHYA – MAHYE i. (Fars. māh “ay”dan nispet eki -iyye ile māhiyye > māhye > mahye >mahya) [Türkçe’de türetilmiştir] Ramazan, bayram ve kandil gecelerinde câmilerde, iki minâre arasınsa gerilen ipler üzerine elektrik ampulleriyle (eskiden yağ kandilleriyle) yazılan yazı veya çizilen şekil: Bir ramazan mahyası gibi ışıktan yazılmış müjdeler okurdum (Refik Halit Karay). Öksüzün altın bahtı […]DEVAMI
ZAFER
ZAFER i. (Ar. zafer) Savaşta kazanılan gālibiyet: Gökte top sesleri bir bir nereden geliyor / Mutlakā her biri bir başka zaferden geliyor (Yahya Kemal Beyatlı). Kılıç Arslan’ın ve Melik Dânimend’in müşterek zaferi olan bu muhârebeden sonra Bizans kartalı bir daha Anadolu’da uçamaz. (Ahmet Hamdi Tanpınar). Gözlerimi kapar, bulutlar içinde kanatlanmış zafer arabasında çelik yüzlü bir […]DEVAMI
DERSAADET
DERSAÂDET i. (Fars. der “kapı” ve Ar. sa’ādet ile der-i saādet‘ten) “Saâdet kapısı” anlamına gelen kelime Osmanlı döneminde İstanbul için kullanılmıştır: Bu hâlini neûzubillâhi teâlâ Dersaâdet’çe bir vak’a hudûsuna hamlettim, sebeb-i kederini sordum (Nâmık Kemal). Turhan’ı İskenderiye’den Dersaâdet’e getiren vapur…(Ahmet H. Müftüoğlu).DEVAMI
- Serdar YEÅ?Ä°LYURTMaalesef, materyalist düzenin yetiÅtir
- DevletşahSon 50 yılın materyalist düşüncesi ile y
YUFKA
YUFKA i. (Eski. Türk. yuvga – yuga) Oklava ile açılan yuvarlak ince hamur yapraÄı. halk aÄzı. Saçta piÅirilen bir ekmek çeÅidi. sıf. Ä°nce, abuk kırılır, dayanıksız: Geçiniz yukarı. Ama biraz durun da ben ineyim. Merdivenler yufka (ReÅat Nuri Güntekin). Yufka açmak: Hamuru yufka durumuna getirmek: Ãyle süratle yufka açıyor ki… ( Halide Edip Adıvar). Yufka […]DEVAMI
- papişkASTAMONULU hünerli ellerden açılır..Ger
- nesrin turanDevletşah hanım yufka, yazınızı görünce
- DefneAmerika'dayken, "Neden burada yok! listeView All Comments
DİYET
DİYET i (Ar. diyet) Birini öldüren veya yaralayandan alınıp ölenin mîrasçılarına veya yaralanan kişiye verilen para yâhut mal, kan parası, kan akçesi: Kolunun diyetini verecek on parası yoktu (Ömer Seyfeddin). İkide bir çölde aşîret kavgaları, kanlı vak’alar oluyor, diyet işleri çıkıyor, mutasarrıf ara bulmaya, fikir yatıştırmaya gidiyordu (Refik Halid Karay). teşmil. Bir şeyin karşılığı olarak […]DEVAMI
- Formula21teşekkürler
SÜRPRİZ
SÜRPRİZ i. (Fr. surprise) Umulmadık, beklenmedik bir zamanda karşılaşılan ve insanın şaşırıp kalmasına sebep olan sevindirici veya üzücü olay yâhut şey: Bin türlü sürprizleriyle bayram yerleri şehre gündelik hayâtından çok başka, çok renkli bir görünüş verirdi (Ahmet Hamdi Tanpınar). Çocuğun annesinin ölüsünü görmek istememesi hikâye-şiiri sürprizle sona erdirmektedir (Mehmet Kaplan). Sürpriz yapmak: Birini beklenmedik bir […]DEVAMI
Load More