Neredeyse Sûfî doğduğundan beri arkadaş sahibi… 10-15 gün aralarla çok sevdiğim arkadaşlarımın da bebekleri oldu. İlk zamanlar çok sık olmasa da görüşüp, yanyana halıya bırakıyorduk. Öyle mum gibi duruyorlardı. Günler geçtikçe algısı açıldıkça oyun çağı yaklaştıkça arkadaş sayısı arttı. Kendinden büyük küçük düzenli olarak gördüğü nereden baksanız 10 arkadaşı var. Malum ilk zamanlar paralel oynama […]DEVAMI

İş yaparken Sûfî’nin ayağıma dolanması o kadar sinirlerimi bozuyordu ki anlatamam… Her iş bir eziyet. Sürekli bacağımdan çekiştiren bir tip… Bir gün oturup düşündüm. Bulaşık makinasını 3 dakikada boşaltmakla 25 dakikada boşaltmak arasında ne fark var? Cevap çok basitt. Birinde herkes çok mutlu oluyordu. Nasıl mı? Ben makinayı açtığımda içine girip herşeyi çıkartmak isteyen bücüre […]DEVAMI

Çocuklu arkadaşlarla buluştuktan sonra herkes gibi diğerlerinin yapıp yapmadıkları üzerinde fırsat bulursam düşünüyorum. Çoğunlukla görüyorum ki rahat bir anneyim… Sonra gerçekten öyle miyim sorusu beliriyor kafamda… Kocaman bir ikilem… Rahatlık sorusunun cevabı da her şey gibi kişiden kişiye değişiyor. Örneğin Sûfî sokakta istediği gibi koşup oynuyor. Düşüyor, kalkıyor, bir daha düşüyor. Orasını burasını çarpıyor. O […]DEVAMI

Yeni nesil anne babaların en büyük dilemması bu olsa gerek. Kendileri teknolojiye, telefonlarına, tablet cihazlarına bağımlı ama çocukları öyle olsun istemiyor. Çocukları sokakta oynasın, legolar üst üste dizsin bisiklete binsin diye hayaller kuruyor. Biz (ben ve eşim) tam anlamıyla teknoloji bağımlısıyız. Bu biraz da işimizden kaynaklanıyor. Ama tv bağımlısı değiliz. Günlerce açmadığımız olur. Zaten normal […]DEVAMI

Bundan 3-4 ay önce Pinterest’te parlayan kavanozları gördüğümde erken kararan kış günleri için çocuklarla yapılacak harika bir fikir olduğunu düşünmüştüm. Tek problem parlayan bilezik, kolye bulmaktaydı. İçimden bir konser olsa da gidip çevresindeki seyyar satıcılardan alsam diye geçirdiğimi de net hatırlıyorum. İki gün önce Migros’ta dağ gibi yığılmış parlayan kolyeleri gördüğümde hazine bulmuş gibi sevinmeme […]DEVAMI

Bugün Jane Austen’in Aşk ve Gurur kitabının basılışının 200. yıldönümüymüş. İngiliz edebiyatında romantizim döneminin bitip, realizim döneminin başlamasının işareti olarak kabul ediliyor bu roman. En sevdiğim kitaplar arasında yer aldığını söylememe gerek yok sanırım. Buraya defalarca yazdım… O yüzden ben de evde kendi çapımda kutlama yapmaya karar verdim. Planım şu: Gün boyu Sûfî’ye Aşk ve […]DEVAMI

Dün yazdığım yazıya sosyal medya üzerinden ve e-posta yoluyla daha çok yemek yemeyen çocukların annelerinden cevap ve soru geldi. Ben de bu konuda bir iki kelime yazıp bildiklerimi paylaşayım istedim. Bir bebeğin yediği miktar oldukça göreceli bir kavram. Kimine az gelen diğerine çok gelebiliyor. Aslında herkes için geçerli değil mi? Bu tamamen aile kültürü, gelenek […]DEVAMI

Sûfî’nin doğumundan ve ek gıdaya başlamasından sonra siteye o kadar çok bebekler için abur cubur tarifi sorusu geliyor ki toplu olarak cevaplamaya karar verdim. Abur cubur genellikle ara öğünlerde bebeğin, çocuğun önüne konulan normal hayatta yemesine ihtiyaç olmayan gıdalardır. İlk aklımıza gelen cipsler, krakerler, çikolata vs oluyor. Ve nedenini anlamadığım şekilde hep hazır olanlarını abur […]DEVAMI

Eğer evde bir bebek varsa çınlayan sesler hiç eksik olmuyordur. Bu minik afacanlar anlaşılmaz şekilde kırılan bardaktan, tabaktan pek zevk alıyorlar. Çınnn, çınnn çınlayacak herşey. Kaşık bardağa vurulup itina ile çınlatılır, tabak yere atılır kırılmak suretiyle çınlatılır… Yeter ki çınn sesi çıksın… İşte hal böyle olunca kırılmadan çınlayacak şeyleri aramaya başladık. Bu noktada bir ara […]DEVAMI

Tatilde, plajda oynarken fark ettim ki, Sûfî için iki kova arasında kum taşımak, kale yapmaktan daha eğlenceli. Eve döner dönmez bu parmak kaslarını kuvvetlendirici oyuna devam etmenin yolunu düşünürken akşam yemeğinde pişirdiğim yeşil mercimek çözüm oldu. Bir kaseye kırmızı mercimeği doldurdum, diğerine kaşıkla taşıyıp duruyoruz. Arada ağzına götürmeye kalktı. Sert geldiğinden bir daha tenezzül etmedi. […]DEVAMI

3 haftalık uzun ve çok dinlendirici bir tatile gittik. İnanın bütün kemiklerim ısındı, ruhum dinlendi… Eşim ve oğlumla herkesten uzakta sakin, huzurlu, mutlu günler geçirdik. 13 saatlik uzun bir uçuşun ardından, yağmurlu bir cuma akşamı trafiğinde evimize döndük. Kapıyı açtık ve yüzümüze tokat gibi çarpan koku ile karşılaştık. Evde resmen bir leş kokusu… Işığı açtım… […]DEVAMI

Mayalı bir ekmeği en kısa 3 saat sonra yemek mümkün. Sabah kahvaltılarında sıcak mayalı ekmek yemek ancak ekmek yapma makinası ile mümkün. Ya da yakındaki bir fırından alacaksınız. Çok kolay hazırlanan yoğrulmayan hızlı ekmek bile 6-8 saatte pişecek kıvama geliyor. Bizim için her şey amazon’da gördüğüm bir kitap ile değişti: 5 dakikada gurme ekmek (artisan […]DEVAMI