Jimmy Wales Akşam ne yiyecek?
Dün bahsetmiştim; bugün Altivi‘nin davetlisi olarak gelen Jimmy Wales‘i dinlemeye Esma Sultan Yalısı’na gittim. Sabahın ilk saatlerinde hiç kimse yokken Ortaköy ne kadar farklıydı. Aslında bu yazının başlığı “herşey güven ile alâkalı” olacaktı. Ancak konferans sırasında yazının başlığını değiştirip içeriğini değiştirmeyecek keyifli anlar yaşadım.
Esma Sultan Yalısı’na girer girmez blog camiasının en tanınmış isimleri ile derin bir sohbete daldık. Bir saatten fazla zamanın nasıl geçtiğini pek fark etmedim.
Beklediğimden kısa süren ve bu nedenle beni çok mutlu eden açılış konuşmasından sonra Jimmy Wales kürsüdeydi. Yaklaşık iki saat süren toplantıda bildiğimiz bilmediğimiz birçok şeyden bahsedildi. Benim dikkatimi çeken konuları kısaca sizlere aktarmaya çalışayım.
Öncelikle Wikipedia’nın çok popüler olduğundan bahsetti. Alexa‘ya göre dünyanın en çok ziyaret edilen 8. sitesiymiş. Bunu normal karşılıyor. Ama ilgisini çeken asıl konu, Wikipedia’nın İran’da 14. sırada olması. Muhafazakar olarak bilinen İran’da kısıtlamaların olmaması ve bu kadar ziyaret edilmesine şaşırdığını söyledi.
Wikipedia’da İngilizce içerik bütün içeriğin 1/3’ü kadarmış. Afrikaans dilinde 8000 içerik/makale olduğunu, şu sıralarda en önem verdiği şeyin Afrika ülkelerinde yaygınlaşmak olduğunu söyledi.
Konuşmanın en komik bölümü bir blogcunun Jimmy Wales’e gönderdiği fotoğraftı. Fotoğraf Pekin’de bir restoranın menüsüne ait. Fotoğrafa göre Wikipedia yenilebilir birşey. Bunun tercüme yapılırken oluşmuş birşey olabileceğini söylediğinde aklıma “translated chicken” tercümesi geldi. Bilginiz olsun, yumurtalısı ve acılısı da varmış.
En ilgi çekici bölüm Hindistan Delhi’de Sanghan Viar adlı bölgenin video görüntüleriydi. Gecekondulardan oluşan bu yerleşim merkezinde devlet tarafından yapılmış okul, su, yol ya da buna benzer bir hizmet yok. Elektrik bir sene önce gelmiş. Okullar orada okuyanlardan alınan aylık 2 dolarla kurulmuş ve işletiliyormuş. Peki Wikipedia’nın burada işi ne? Bu tür bölgelere bile nasıl ulaşırız sorusuna cevap bulabilmek tabiki.
Aynı sebeple Güney Afrika’da bir üniversitede “Wikipedia Akademisi” kurulmuş. Burada öğrencilerin toplanıp içerik üretmeleri sağlanıyormuş. İlk başta dediğim gibi bu Afrika dillerindeki içeriği arttırmakla ilgili bir proje. Gelecekte tüm Afrika ülkelerine yayılmayı istiyorlarmış.
Google konuşmaları sever!
Benim için konuşmanın en önemli iki cümlesinden birisi: “Google konuşmaları sever!”
Tabi yeni projelerden de bahsedildi. Bir arama programı üzerinde çalıştıklarından bahsetti. Geçen hafta bu çalışmayı duyurduklarında çıkan bir derginin kapağında yazan “Google’ın korkulu rüyası” deyiminin şimdilik yersiz olduğunu altını çizerek belirtti. Hatta “Google’dan önce internet çok feciydi” diyerek Google’a bakışını en güzel şekilde ifade etti.
Wikipedia için en önemli konunun tarafsızlık olduğunu defalarca tekrar eden Wales, buna örnek olarak İsrail- Filistin makalelerini verdi.
Konuşmasında bloglardan da bahsetti. Gönüllü yazarların, blogcuların yapamayacağı bazı şeyler olduğundan, bu nedenle gazetelerin her zaman yerlerini koruyacağını söyledi. Tabi ki bunu tarafsız olabilen gazeteler için söylüyordu. Örnek olarak savaş muhabirliğini verdi. Hiçbir gönüllü sadece gidip savaşı yazmaz. Bir taraf oldukları için yazarlar. Tabi bunun tersinin olduğu durumları da açıkladı. Spor yazarlığı gibi. “Bir spor yorumcusu iseniz dikkat edin. İşinizi üstüne para verip yapmak isteyenler olabilir” dediğinde küçük bir kıkırdama duyuldu.
Biz yazarlara güveniyoruz. Wikipedia bu güven üzerine kurulu.
Wikipedia’nın güvenilirliği konusunda sık tartışmalar olduğundan bahsedildiğinde verdiği örnek çok çarpıcıydı. Kendi ağzından aktarayım: “Bir restoran düşünün. İçinde tabaklar, yiyecekler ve bıçaklar var. Elinde bıçak olan bir adam düşünün. – Bu sırada sapık filminden fırlamış gibi görünen bir fotoğraf vardı ekranda- Çok tehlikeli olabilir. Çok fena işler yapabilir. Ancak, bu ihtimal yüzünden biz dışarıda yemek yememezlik yapmıyoruz. Restoranda eline her bıçak alan adama güveniyoruz. Güvenimizi kötü yönde kullanan birisi çıkarsa polis ve gerekirse ambulans olaya müdahale ediyor. Biz de yazarlara güveniyoruz. Wikipedia bu güven üzerine kurulu. İçlerinde kötü niyetliler olabilir. Ama diğerleri onun yaptıklarına müdahale edebilirler. Bunların sayısı bir restoranda size bıçakla saldıracak adamlar kadar az.”
“Biz yazarlara güveniyoruz. Wikipedia bu güven üzerine kurulu.” ifadesi de bence konuşmanın en önemli ikinci cümlesiydi. Beni yıllar öncesine götürdü. İlk iş günüme… İlk patronumun bana ilk söylediği şeyi “iş ilişkileri karşılıklı güvene dayalıdır”ı hatırlattı. Yıllardır iş hayatımın temelini oluşturan bu cümleyi Jimmy Wales gibi birisinden tekrar duymak çok hoştu.
WordPress’in kapatılması ile ilgili gelen bir soruyu, kendilerinin sitesine 2 yıldır Çin’den ulaşılamadığını söyleyerek yanıtladı. Tabi ki bu durumdan hoşnut olmadıklarını, çözmek için çaba sarf edebileceklerini de ekledi.
Bir başka soru ile şaşırtıcı ve düşündürücü 12 cevabını aldık. Soru “Wikipedia’da kaç kişi çalışıyor?”du.
Yazının başlığını değiştiren olay ise soru cevap kısmı ile konuşma arasında verilen çay molasında gerçekleşti. Ben fotoğrafını çekmek istediğimi kendisine iletirken Türkiye’nin en çok okunan yemek bloglarından birisinin sahibi olduğumu söyledim. Hiç beklemediğim cevap bunun üstüne geldi: “Yarın gideceğim bugün akşam ne yemeliyim?” Kendisine ayak üstü birkaç şey saydım. Hemen yazmamı istedi. Bir kağıda en sevdiğim yemekleri, İskender kebap, Kuru patlıcan dolması, zeytinyağlı sarma ve mantıyı yazdım. Yiyebileceği yerler hakkında da küçük fikirler verecekken görevli bayan akşam yemeği için bir organizasyona katılacaklarını ama menüde olması için bir şeyler yapacağı konusunda kendisine bilgi verdi. Neden künefeyi listeye yazmadığımı inanın ben de bilmiyorum…
Katılmaktan memnuniyet duyduğum bir toplantı daha işte böyle geçti.
Related Posts
10 Responses to Jimmy Wales Akşam ne yiyecek?
pingbacks / trackbacks on Jimmy Wales Akşam ne yiyecek?
-
Jimmy Wales seminerinin ardından…
Öncelikle Hüseyin‘in de dediği gibi alkışlar blogcuların davet edildiği bir seminer düzenlediği için altivi‘ye. Altivi sayesinde gerçekten sosyal bir devrim olan Wiki‘nin kurucusuyla tanıştık.
Jimmy sadece wikipedia ya d…
Fevkalede bir gündü. Altivi’ye minnettarız. 🙂
Öncelikle çok hızlısınız. Evet gerçekten güzel bir gündü, dünya görüşüne hayran olduğum bir insandı kendisi bunu bir kez daha canlı oalrak gördüm ve hayranlığım bir kat daha arttı. Türkiye’ye de gerçekten böyle bir jimi lazım.
ben blog yazarları toplantısına geliştim bu yüzden buna gelemedim ..
keşke gelseydim diye söyleniyorum şmdi de ..
neredeyse tüm blog yazarları da ordaymış…
neyse iyi bir konferans olduğunu duydum…
akşam da iyi yemekler varmış 🙂
Çok şanslısın böyle bir guruyu dinlemek herkese nasip olmaz. Ayrıca izlenimlerini her zamanki gibi çok güzel aktarmışsın.
Başlık çok ilgi çekici olmau, adam ne yiyecek. bu arada chicken translation deyimi de en sevdiklerimden, yumurtalısının da olduğunu öğrendiğim iyi oldu 😆
Devletşah merhaba,
Kısa yazacağım demiştin ama yazının maşallahı var 🙂
Gerçekten çok güzel izlenimler oluştu bu seminerden sonra.
Bir de üzücü olan bunca sene sonra gelen adamın, geldiği gün youtube’u sansürlememiz. Halen tüm siteyi değil de, belli bir videoyu engellemeyi öğrenemedik. Halen kendimizi sansürlerken, dış dünyadaki milyarlarca insanın o videoyu izlemeye devam ettiğini anlayamadık, halen biz gidip o videoya tepki vermemiz gerekirken neden bize yasaklandığını çözemedik, bizim için kıymetli olanları böyle küçük düşürdüğümüzü anlayamadık.
Yarın obürgün Jimmy gittiği ülkelerde, Çin’deki sansürü, İran’daki baskıları ve Türkiye’deki suçluyu dışarı salıp, masumu içeri hapseden bu anlaşılmaz bloklamayı anlatacak.
Dünya Mars’ta koloni kurduğunda biz bunu görmemek için gökyüzüne dev perdeler gerdireceğiz. Kafamızı kuma gömeceğiz, böylece dış ülkeler bizim için değerli olan kişilerin neden değerli olduğunu bile anlayamazken, biz kendimizi anlatmak yerine içeriye hapsedeceğiz.
Hüzün ve muz kabuğu 🙂 Susam sokağı, Muppet wikiler ve Wikia searchle kazanılacak milyar dolarlar. Biz sansürlerken adamların kazandığı paralarla ülkelerini ileriye götürmeleri ve biz tonlarca ekini meyveyi 100 tane programın telif hakları 10 tane ilacın patentine verirken ilerleyen Batı ve sansürleyen Doğu.
Anlat anlatabilirsen. Keşke Atatürk bir başını kaldırsa da “Benim naciz vücudum ve ruhum youtube’da değildir efendiler. Sizlerin gönüllerindedir. Beni yüceltmek ve sevmek, ileri gitmek, medeni devlet olmak, teknolojide bilimde birinci gelmek ve dünyayla entegre olmaktır” dese.
Bir de son olarak Jimmy Wales sizlere iletmemi istedi. Blogcular olarak okuyucularınıza söyleyin, Türkiye’yi çok katılımcı ve istekli bir şekilde gördüm…
Mesajı sizlere iletiyorum dostlarım. Anlayana ve anlamak isteyene.
Merhaba Devletşah,
Yazında bahsettiğin “görevli bayan” benim. 🙂
Jimmy çok yorgun olduğu için akşam yemeğe gidilmedi. Ama öğlen yemeği için sipariş verirken senin yazdığın listeyi çıkartıp menüde hangilerinin olduğuna baktı. Ne yazık ki sadece zeytinyağlı yaprak sarma vardı ve başlangıç olarak onu seçti. Denediği birkaç Türk tatlısı içinde künefe de vardı. İçin rahat etsin. 🙂
slm çok güzel bir yazı olmuş. “zeytinyağlı yaprak sarma” yedirdinya adama bravo valla devletşah 🙂
senden bir ricam olacak, aşağıdaki linkte Ocak 2008 itibariyle, 340.000 kez görüntülenen ve yaklaşık 1000’den fazla üyesi olan, en büyük Türk blog yazarlarının haritası var. sayfanda buna yer verirsen sevinirim.
http://www.leothemaster.net/en-buyuk-turk-blogcu-haritasina-sizde-katilin-t-3733.html
Leylan hanım;
Yorumunuzu görünce çok sevindim… Özellikle de künefe kısmına.