İlk Hareket
İki gün önce arkadaşlarımızla kahvaltı için buluştuğumuzda sohbet konumuz elbetteki çoğunlukla hamilelikti. Bir yandan 1,5 yaşındaki oğulları ile oynarken bir yandan da tecrübeler ortaya dökülüyordu. Yüzünden hiç gülümseme eksik olmayan Işıl gülümsemesini daha da parlaklaştırarak ‘hiç hareketini hissettin mi?’ diye sordu. Cevabım ‘hayır’ oldu. Işıl ‘yakında hissedersin, böyle yüzüne kelebek kanadı çarpıyormuş gibi bir duygu’ dedi. Güldüm. ‘Sanki hergün yüzüme bin türlü kelebek kanadı çarpıyor da o duygudan yola çıkıp anlayacağım’ dedim…
Bu sabah her zamanki gibi işe gitmek için arabaya bindik. Barış’ın, arabayı çalıştırması ile benim çığlık atmam bir oldu… Vites kolundaki elini kapıp ‘hissediyor musun’ diye karnıma dayadım. İçimde sanki kelebekler uçuyordu. Aslına bakılırsa bence daha iyi bir tarifi var. Sanki içimde mısır patlatılıyordu. Patlayan minik mısır tanelerinin o cansız, güçsüz hareketleri ne kadar hissedilirse o kadar hissediliyordu. İnsana şaşkınlık veren bir an.
Eşim yol boyu yüzümde anlamsız bir gülümseme olduğunu söyleyip durdu. O anlamsız gülümsemenin bir bankanın genel müdür yardımcısı ile yaptığımız toplantı boyunca suratımda olduğunu bilmem söylememe gerek var mı? Toplantıda ne konuşuldu inanın hiçbir fikrim yok. Tek hatırladığım, içimdeki kıpırtıların beni ölesiye güldürdüğü.
Çok şeker.. inşallah en kısa zamanda ben de evlenir ve anne olurum..