Evde Spor Keyfi
Spor yapmak istediğimi ya da yaptığımı söylediğimde çoğunlukla ‘tüy kadarsın nerene spor yapacaksın?’ gibi şeyler duyuyorum. Oysa spor yapmak benim ve benim gibi çalışanlar için çok mühim bir ihtiyaç.
Bütün gün ya bilgisayar başında ya da toplantıda genellikle de hiç yerimizden kalkmadan saatlerimizi bir sandalyenin üzerinde geçiriyoruz. Artık o kadar ki toplantılarda günün özetini daha sonra dağıtacak kişi dışında not bile alınmıyor. Yani parmağımızı bile kıpırdatmadan toplanıyoruz. Bilgisayarımızın başında yalnızca parmaklarımız çalışıyor. Tabi en çok iş tıklayan işaret parmağına düşüyor.
İşten çıkıp evimize eldiğimizde en hareketli dakikalar başlıyor. Sofrayı kurup, yemeği sofraya koymak. Ardından ne mi yapıyoruz, başka bir sandalyeye oturup, onu afiyetle yiyoruz. Günün en keyifli anı da bunu takip ediyor. Koltuğa kaykılıp meyve ya da aburcubur atıştırırken televizyon karşısında uyuklamak…
Günler günleri kovalıyor ama biz hiçbir şeyi kovalamadığımızdan gittikçe daha az esnek kaslara, daha zor hareket eden eklemlere sahip oluyoruz. Sonra gelsin kas ve kemik erimeleri, kireçlenmeler ve diğer hastalıklar.
Biliyorsunuz ki çok hastalıklı bir yapım var. Havadan nem kaparım. O yüzden de grip olmamak, sağımı solumu kırmamak için çok dikkat ederim. Gerçi dikkat bunlardan korunmama yeterli gelmese de dikkat etmesem daha fena olabileceğimi düşünerek rahatlatıyorum. O veya bu sebepten gittiğim bütün doktorlar mutlaka spor yapmaya başlamam gerektiğini söyleyip dururlar. İnanın diş doktorum bile ‘spora ya da yüzmeye başlamalısınız’ diyerek reçetemi elime tutuşturuyor.
Bu kadar çok spor demelerinin ardında elbette sadece oturarak çalışmak yok. Ailemizde genetik olarak kemik erimesi mevcut. Haliyle yüksek risk grubunda yer alıyorum.
Evlenmeden önce arkadaşlarımla günlük bisiklet turlarına çıkardık. Özel yapım harika bir bisikletim vardı. Başlangıçta her yerim tutulsa da 3 haftanın sonunda rahatlıkla 60km yol alabilmeye başlamıştım. Uzun süre sürekli bisiklete binerek eklemlerimi çalışır halde tuttum. Evlendikten sonra 7. kattaki evimize bisikleti çıkartıp, indirmek bu keyifi işkenceye dönüştürdüğünden, bisiklet rafa kalktı.
Eşim tabiki bunun yerini dolduracak birşeyi hemen icat etti: fotoğraf turları. Uzun yürüyüşlerle fotoğraf turlarına çıkmaya başladık. Kilometrelerce yol yürüdüğümü ancak gece eve gelip haritadan fotoğrafları çektiğimiz yeri işaretlemeye kalktığımda fark ediyordum. Fotoğraf hobim geliştikçe, ekipmanlar ve çantam da gelişmeye başladı. Eh hal böyle olunca çantayı taşımaktan kaçınıp, arabayla ulaşabileceğim yerlerde fotoğraf çekmeye başladım. İşin içine araba girince kilometreler elbette benim bacaklar yerine ona yazmaya başladı.
Fotoğraf yürüyüşleri de kalkınca, bir spor salonuna gitmek farz oldu. İlk iki ay haftada 3 kere düzenli gitsem de yoğun toplantı temposunda işten çıkıp başka bir yere gitmek, yorgun argın soyunup, giyinmek daha da yorulduktan sonra tekrar soyunup giyinmek ve eve ulaşmak. Hele bir de kış ise… Yağmurda, karda… Yangında ilk atılacak şeylerin başında uzun yoldan eve gitmek geliyor. Rahat zamanlarda başladığım spor salonu maceram işlerin yoğunlaştığı tam da ağır kış günlerinde tarih oldu.
Eh, her yaz olduğu gibi bu yaz yaklaşırken bütün kadınlar gibi 34 beden beni de bir selülit problemi sarıp sarmaladı. Bol su içmenin yanında spor da gerekliydi. Bu arada biz 7. kattan 8. kata terfi ettiğimizden selülite iyi geldiği söylenilen bisiklet raftaki yerini korumaya devam ediyordu. Sitemizdeki yürüyüş parkurunda tempolu yürüyüşlerle problemi azaltmaya çalışsam da, tam başarıyı sağlayabilmiş bir kadın olmadığı gerçeği içimi rahatlattıyordu.
Sabah güzümü açar açmaz yataktaktan çıkmak zor gelirken, kalkıp yürüyüşe çıkmak tabi ki daha zor geliyordu. Ama eşim sabırla her sabah beni zorlayarak yürüyüşe çıkartmaya muvaffak oldu. Ta ki ramazan gelip çatana kadar. Sahur maceralarımızı anlatmıştım. Eh bir de uzun yaz günleri olunca yürüyüşler rafta diğer arkadaşlarının yanındaki yerine bayram sabahına kadar kaldırıldı. Bayramla beraber başladığımız yürüyüşlerimize yağmur ve sabah soğunun beni hasta etme çalışmaları son verdi.
Spor yapmayı istememdeki azmim gerçekten göz yaşartıcı değil mi? Spor yapamadığım zamanlarda iç huzurum için 8. kattaki evimize merdivenleri kullanarak çıktığımı söylediğimde bu nedenle şaşırmayacaksınız.
İçimdeki spor aşkı bu kadar büyük olunca, çözüm üretmek yine eşime düştü. Evdeki oyun konsolunu spor hocasına, salonu da spor merkezine döştürdüğünden beri benden mutlusu yok. İki iş arası bazen 20 dakika yoga, bazen 10 dakika koşu… Eğlenceli olsun dersem biraz tenis, sinirliysem biraz boks. Değmeyin keyfime. Bu defa hava soğukmuş, yağmur varmış, güneş çok yakıyormuş, trafik çok sıkışıkmış gibi dertlerin tamamı rafa kalktı. Sağlıklı bir ben için şimdilik herşey yolunda.
Gerçektende biz çalışan hanımlar artık ev hanımlarına göre daha rahatız…Evde olduğum zaman özellikle izinlerde yorgunluktan ağzım açık kalıyor…İş yerinde bilgisayar başında yorulan parmaklarımız ve tutulmuş omuzlarımızla akşam evde ne kadar da koştursak spor falan olmuyor….Bodrumumda ufak bir fitnes salonum var ama inanın ki yoğunluktan ve biraz da tembellikten hiç spor yapamıyorum…İşe arabayla gidip geliyorum,yürüyüş de sıfır olunca iş vahametini koruyor….34 beden mi offff 3 çocuktan sonra ben 42 bedenim ….sevgiler devletşah,hep takipteyim….
devletşah senin anasayfanı facebookta paylaşmak istiyorum.Çünkü herkesin burayı tanımasını istiyorum. Face’de paylaşılıo mu burası? nasıl yapcam?
Bende bir çok kez yürüyüşe başlayıp bir kaç gün sonra çeşitli bahanelerle yürümeyi bırakanlardanım.
Bu akşam üzeri uzun zamandan sonra ilk kez yürüyüşe gittim.
İnanılmaz iyi geldi…
Bisiklet sürmeyi öğrenmeyi çok istedim ama bir türlü öğrenemedim.
Bu akşam dönerken bodrumda duran çocukların bisikletini çıkarayım öğreneyim diye karar verdim.
Bakalım bu kararımı ne kadar gerçekleştiririm:)
İşe başlamadan önce fitness salonuna gidiyordum, haftada 3 gün ve düzenli bir şekilde. 4 aydır çalışıyorum ve sürekli pc başında oturuyorum, daha da kötüsü kilo aldığımın farkındayım; ama spor yapacak vakit yok. Zaman zaman haftasonları da çalıştığımı düşünürsek 🙁
Wii harika bir şeye benziyor, bende mi alsam acaba?:)
wii süperdir 🙂
sıkılma faktörünü ortadan kaldırması da cabası
süper bir seçim
Wii harika bir şey evet. Benim de bir yılı aşkın süredir evimde var. Aerobik, hula hop, tenis, bowling en ensevdiklerim. Hem spor hem eğlence ikisi bir arada. Tavsiye ederim.
Sevgiler…
wii ve ozellikle wii fit kesinlikle dogru secim…ben de çok seviyorum, çocuklardan fırsat kaldıkça tabi
Selam,
Wii kullanıcılarına bir soru: o beyaz şeyin üzerinde ayak izleri var. Oraya mahkum muyuz? Bakıp yeterli bilgi alamayıp merak edenler arasında olduğum için bilgi rica ediyorum. Eğlenmek tamam da gerçekten form tutmak için ideal bir sistem denebilir mi wii için? Teşekkürler şimdiden:)
FGN;
Hayır o alanlara mahkum değilsin. sadece ortadaki çizginin bir tarafında sağ diğer tarafında sol ayağın olsun yeter.
Ben 25 gündür sürekli spor yapıyorum. Çok memnunum.
Yazınız için teşekkürler günümüzde obezite çok fazlalaşmaya başladı insanlar spor yapmayı gitgide bırakıyorlar.Çok bilgilendirici güzel bir yazı olmuş annem ile birlikte okuduk bizde düzenli spor yapmaya başlacağız inşallah 🙂
spor sağlık açısından çök önemli ben baya bir kilo almıştım spor dzenli olarak yaptım ve hiç bir diyet uygulamadan karın kaslarını çalıştırarak göbeği eritmeyi başardım.