Bozcaada'yı keşif
Gergin geçen geceye ertesi günün benzer olmaması ve Rengigül’ün hem iş yerindeki arkadaşlarım hem de İpek’in methettiği kahvaltısının hayaliyle erkenden nokta koyduk.
Geceyi aşırı soğuk nedeniyle bölük pörçük, yarı uykulu yarı uyanık geçirdik. Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurduğunda açlığın, uykusuzluğun ve en çok da üşümenin verdiği huysuzlukla kahvaltı için bahçeye geçtik. Evin arka tarafındaki gizli bahçenin açıkçası bu kadar büyük olacağını, bizi bu kadar muhteşem bir sofranın bekleyeceğini hiç beklemiyordum. Kapıdan çıktığımda boylu boyunca uzanan, 20 kişi için hazırlanmış o sofrayı görmek, inanın rüya gibiydi.
Sofraya oturmadan önce bahçenin çevresini saran duvarardaki tablolara, çeşitli objelere bakındık. Diğer misafirler de aşağıya indiğinde büyük bir aile havasında kahvaltıya oturduk. O gün bizim gibi başka bir çiftin de evlilik yıldönümüymüş. Pansiyonun sahibesi Özcan hanım, tabaklarımızın çevresini kalp şeklinde kestiği renkli kağıtlarla süslemişti. Bu küçük jest bile akşamki çilemizi unutturmaya yetti.
Çiçeklerle bezenmiş soframızda 22 çeşit reçel olduğunu söylersem gerisini siz hayal edebilirsiniz sanırım. Sıcacık böreklerimizi, taze otlarla yapılmış omletlerimizi yedikten sonra, etrafı keşfetmek için yola koyulduk.
İlk amacımız adanın ne kadar büyük olduğunu anlamaktı. Arabamıza atlayıp adanın çevresinde bir tur atmaya karar verdik. Bu iş neredeyse 3 saat kadar vaktimizi aldı. Zannetmeyin ki ada çok büyük yol git git bitmiyor. Tam tur attığınızda yaklaşık 30 km yol almış oluyorsunuz. –Neredeyse benim hergün işe gidiş mesafem kadar.- Biz fotoğraf çekmek için dura kalka yol aldığımızdan bu kadar vaktimizi aldı.
Turumuzu bitirdiğimizde, hava ile beraber biz de ısınmıştık. Geceden kalan yorgunluğumuz iyice bastırdığından güzel bir öğle uykusu çekmeye karar verdik. Odamıza dönerken bir gece önce yemek yemek için gözümüze kestidiğimiz, İpek’in bize gönderdiği listede de olan Salkım restaurantda yer ayırttık.
Akşam üstü sabah ki gezimizde denize girmek için gözümüze kestirdiğimiz Tuzburnu ile Ayazma arasındaki ıssız koya gidip kendimizi Ege’nin soğuk sularına bıraktık. Açıklardaki yosunlardan gelen ağır çürüme kokusuna fazla dayanmayıp deniz keyfimizi noktalayıp, sokak aralarında dolaşma kararı aldık.
Sokak aralarında dolaşıp, deniz kenarında akşam çayı içtiğimiz, İstanbul’da bulamadığımız sessizliğin tadını çıkarttığımız günü Salkım restaurantda yediğimiz asma yaprağına sarılı sardalya ve sakızlı muhallebi ile sonlandırdık.
Bizde kaçsak bir haftasonu buraya keşke.
Çok özledim seyahat etmeyi.
Devletsah, Ozcan hanim benim yakin arkadasim Ceyda’nin teyzesi oluyor. Gecen yil Bozcaada’ya gittigimizde pansiyonunda hic yer olmadigindan orda kalamamistik, ama o kahvalti sofrasinin methini cok duydum Ceyda’dan. Simdi 22 receli okuyunca, “bir dahaki sefere mutlaka” diyorum. Bu arada Bozcaada’da ikinci gununuzun daha guzel gecmesine sevindim.
aahh devletşahcım nasıl bir yerden vurdun beni bilemezsin.biz eşim ve oğlumla bu haziran başında 4 günlüğüne gittik bozcaadaya ve aşık olduk döndük.hala aklımız orda,sanırım önümüzdeki yıl yine yolumuz oralara düşecek.insana huzur veren bir yer,rengigülün hep merak ettim önünden geçerken ama biz çocuk olduğu için daha rahat ederiz düşüncesiyle aral çiftliği seçtik.tek kelimeyle hayatımın en huzurlu tatiliydi.balığa,şaraba,sessizliğe doyduk orda
size benden 2 güzel tavsiye daha bozcaada süper bir yer ben de orada 1 sene kalmıştımm ama ASSOS VE GÖKÇEADAYIDA GÖRMENİZİ TAVSİYE EDERİM MUHTEŞEM YERLER GERÇİ GÖKÇEADA ÖYLE 3 SAATTE GEZİLMEZ AMA….. BİDE GİDİŞ ZOR ÇANAKKALEDEN 3 SAAT DENZZ YOLCULUĞU YAPMAK GEREK GERÇİ İSTANBULDAN GELENLER KABATEPE LİMANI DİYE BİR YERDEN GEÇEREK 1.5 SAATLİK DENİZ YOLCULUĞUNDAN SONRA PASEİDON’UN MUHTEŞEM ADASINA ULASIRLAR GÜZEL SESSİZ SAKİN VE TERTEMİZ KOYLARI VARDIR BENİM EN SEVDİKLERİM MAVİ KOY YEŞİL KOY DAHA BİR SÜRÜ KOY VAR BU ADADA TAVSİYE EDERİM BİDE MADAMIN KAHVESİ VARDIR ÇOK MEŞHUR ZEYTİNLİ KÖYÜNDE BENM KAHVYLE PEK ARAM OLMADIĞINDAN İÇEMEDİM AMA İÇENLER BEĞENİR