Boş zaman nedir?
Bu soru hep kafamı kurcalar: ‘Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?’ Aslında aklıma takılan sorunun kendisi değil, boş zaman kavramı. Zaman zaman, özellikle de istifa ettiğim, yeni iş aradığım günlerde bu konuda daha sık düşünüyorum. Şimdi yüzünüzdeki o hain gülümsemeyi görüyor, hatta ‘eh, yapacak birşeyin yok, o yüzden böyle şeylere kafa yoruyorsun’ dediğinizi de duyuyorum. Ama yanılıyorsunuz.
Kafamı kurcalayan soruya verilen cevaplarla başlayalım isteseniz:
– Kitap okurum.
– Fotoğraf çekerim.
– Bisiklete binerim.
– Yemek yapmaktan hoşlanırım.
– Dalışa giderim.
– Piyano çalarım.
– Yeni yerler görmeyi severim.
– Televizyon seyrederim.
Şimdi de düşünmeye cevaplar üzerinden devam ediyorum.
Geçenlerde Stephen King’in şu sözünü okudum: ‘Eğer kitap okumaya vaktiniz yoksa, yazı yazacak donanımınız ve de zamanınız da yoktur.’ Bence bu söz çok daha geniş kapsamlı tutulabilir. Eğer kitap okuyacak vaktiniz yoksa, derdiniz anlatırken kullanacağınız kelimelerin sayısı gün gittikçe azalacaktır, hayal gücünüz sığlaşacaktır. Azalan hayal gücü, isteklerinizi ayakkabı, çanta ile sınırlayacaktır. Oysa ki, okuduğunuz kitaplarla bir gün bir safariye katılıp, zürafaları görmeyi hayal edebilirsiniz. Belki komik gelebilir ama, uzaya çıkan ilk füzeleri yapanların mutlaka çocukluklarında Jules Verne okuduklarınına inanıyorum.
Bu nedenle kitap okumak, boş vakit eğlencesi değildir. Dilimize, hayallerimize sahip olabilmeyi mümkün kılan, düzenli yapılması gereken günlük bir faaliyettir. Bu durumda kitap okuyarak geçirdiğim süre benim boş vaktim değildir. Planlanmış, düzenli olarak keyif alarak yaptığım bir iştir.
Bisiklete binmek, dalışa gitmek, yüzmek, yürüyüş yapmak, koşmak, aletli jimnastik yapmak,… Bütün bunların tamamı sağlıklı bir yaşam için olmazsa olmazlardandır. İster kabul edin ister etmeyin, herkesin düzenli olarak spor yapması gerekir. Bu düzen, günlük programa, kişinin ekonomik gücüne ve vücuduna göre değişir. Kimse, bugün yapacak birşey bulamadım, biraz sağlıklı olayım demez.
Sağlık boş vakitlere bırakılamayacak kadar değerlidir.
Yaşamak için günde standart olarak üç öğün yemek yiyoruz. Boş vakit bulamadığımız için yemek yemediğimiz durumlarda kendimizi bir hastane odasında kolumuzda serumla bulmamız çok normaldir. Ufak bir sandviç hazırlamak bile yemek yapmakla ilgilidir. Elbette geniş zamanlarda farklı, kısıtlı zamanlarda farklı yemekler yapılır. Ama yemek yapmak ve yemek her daim zaman ayırmamız gereken günlük bir aktivitedir.
Fotoğraf çekmek ciddi, mesai gerektirir. Zamana, ışığa, hava şartlarına göre ayarları öğrenmek, denemeler yapmak, onları bilgisayara aktarmak, düzenlemek, işlemek… Eğer hatıra depolamak amacıyla yapmıyorsanız, ciddi emek harcamanız gereken birşeydir. Tıpkı piyano çalmak gibi. Ayda yılda bir vakit bulunduğunda yapılabilecek, ya da ayda yılda bir yapıldığında kaliteli ve iyi sonuçlar alınabilecek işler değillerdir. Düzenli olarak ikisine de vakit ayrımalısınız. İyi fotoğraflara bakmalı, iyi müzikleri dinlemeli, her ikisini de taklit etmeye çalışmalısınız. Hergün belli bir süre ayarlar, sesler üzerine çalışmanız gerekir. Boş vakitten çok, planlı olmayı, günün belli saatlerinde belli yerlerde olmayı gerektirir.
Yeni yerler görmek bana doğrudan tatil kelimesini çağrıştırır. Tatildeyseniz, daha önce planladığınız yerlere gidersiniz, yeni şeyler görür, yeni kültürler tanırsınız. Boş değilsinizdir. Bildiklerinize yenilerini katmakla meşgulsünüzdür. Daha önce belgesellerde görüp, hayal ettiklerinizi hayata aktarmaktasınızdır. Şöyle düşünün. Ateş elinizi yakar dediklerinde o acıyı hayal edersiniz. Ateşe dokunduğunuzda artık o duyguyu en iyi tarif edebileceklerden birisinizdir. Gezilerde öyledir. Derler ya çok okuyan mı bilir çok gezen mi bilir? Bence okuyup ardından gezen bilir. Başka tecrübeleri kendisininkisi ile birleştirebilen daha çok bilir.
Televizyon seyretmek tam bir muammadır. Ne seyredeceğinizi bildiğiniz taktirde, eğlendirici olduğu kadar besleyici de olur. Keyif veren diziler, stresinizi alır, belgeseller hayatınızın sonuna kadar gidemeyeceğiniz Mars, Uranüs gibi yerlere gitmiş gibi hissetmenizi sağlar.
Boş zaman bence nedir biliyor musunuz?
Bir plajda boş boş yatıp, o kızın bikinisine, bu çocuğun gözlüğüne bakmak, televizyonda öylesine kanallar arasında gezinmek, birşey almayacağınız halde sokaklarda dolaşıp vitrinlere göz atmaktır. Boş zaman çok kıymetli olan dakikalarımızı öylesine akıtıp, ardından ‘hiçbir şeye yetişemiyorum. Birazcık vaktim olsa bir hobiyle uğraşacağım’ diyerek hayıflandığımız garip bir kavramdır.
Peki gerekli işlerle, gereksizleri nasıl ayıracağız?
Çok sevdiğim bir tabir var: ‘Vakit öldürmek.’
Bir işi yaparken kendime bunu soruyorum?
– Bu dakikalar öldü mü? Arkasından ağlayacak mıyım?
Cevabım evet ise, hemen başka birşey yapmaya başlıyorum. Fotoğraf çekerken, seyahat ederken, spor yaparken, kitap okurken geçirdiğim zamanların ardından hiçbir zaman ağlamadım. O yüzden inanın bana hiç boş vaktim yok. Kafamı kaşıyamayacak kadar meşgulüm, kendimi ve çevremdekileri geliştirmekle uğraşıyorum. Hem vaktimi öldürecek kadar zengin de değilim. Ne demiş Cahit Sıtkı: ‘Yaş 35, yolun yarısı’ Her ne kadar 35 olmasam da, kaç yaşında öleceğimi bilmesem de…
Hani sanatçılara sorarlar ya “keşke ben oynasaydım dediğiniz bir rol” yada “keşke ben söyleseydim dediğiniz bir şarkı var mı” diye…
İşte bu yazı keşke ben yazmış olabilseydim dediğim, altına imzamı atmak isteyebileceğim ve uzun süredir bir blogda okuduğum en güzel yazıdır diyebilirim.
Size nasıl imrendim bu yazıyı yazarken tüm bunları düşünüp kendinizi sorgulayabilmişsinizdir diye ve ne kadar mutluyum bilseniz devletsah.com’un sadık bir okuruyum diye. 🙂
Teşekkürler.
Devletşah çok güzel yazmışsın,harika bir yazı.ben bir sürü boş vakti olup da tek satır kitap okumayan,tüm gününü saçma sapan tv programları karşısında aynen vakit öldüren insanlar tanıyorum.ben evde oğlumla beraberken bile tek dakikam boş geçmez.boş vakit yoktur bence de boş insan vardır.dolu insan vaktini de nasıl dolu dolu geçireceğini çook iyi bilir.bu konuda öyle doluyum ki senin yazdığın kadar yazabilirim inan.bazen geceleri bile uyumak istemem ben sırf boşa geçmesin diye.ya kitap okurum geç vakte kadar,ya puzzle yaparım ya da takı yaparım.tüm günü bir çocukla geçirince ancak geceleri bana ait vakitler yaratabiliyorum çünkü.sevgiler
Bende bugünlerde bir işi yaparken, acaba bu işi gerektiğinden fazla zamanda mı yapıyorum diye kendi kendime soruyorum. Çünkü bazen zamanı yetiştirememe sebebi olarak kendimi yavaşlıkla suçluyorum 🙂 Yaklaşık 5 aylık evliyim ve çalışan (üstelik işi Anadolu yakasında, evi Avrupa yakasında olan) bir kadınım. Evlilik sonrası artan sorumluklarımla birlikte, zamanımı nasıl daha verimli kullanabilirim diye düşünürken bu yazıya rastlamak hoş bir tesadüf oldu 🙂
Birde benim gibi işe gitmek için her gün uzun yola çıkanlara naçizane tavsiyem yolda kitap okumak 🙂
Birikimli bir insan için boş zaman yoktur.Onun her saniyesi boş gözükse de beyin fonksiyonları sürekli faaliyettedir. Ya okuduğu bir kitabı kritize etmektedir , veya gününü planlıyor, yapacağı işleri sıraya koyuyordur. Ancak boş zaman yaratan insanlar vardır.Onlar için boş zaman ise yaptığı rutin işler , yemek, ,içmek, alışveriş için ayırdığı zamanlardan bir o kadar artacak ve gün boyunca sıkıntı ve vesvese ile geçecek bir süreçtir.
Fikirlerine yürekten katılıyorum…benim için boş vakit, sevdiğim bir işle uğraşabilmem için, görev olarak yaptığım işlerden arta kalan, sadece kendime ayırabildiğim ve de sadece bana ait işlerle uğraşabildiğim zamandır. Ve bu zaman çok değerlidir. Bu zamanlarda istersem sitemle uğraşır, istersem okur, istersem sevdiğim bir filmi seyreder, istersem sevdiğim insanlar için birşeyler pişiririm. Benim için severek yaptığım her şey çok değerlidir ve önemlidir. Birisi bana şöyle demişti, “zamanını doğru planlayabildiğin sürece her işe yetişirsin, yetşemeyeceğin hiç birşey yoktur”
Boş vakit kavramını bende birtürlü anlayamıyorum. Hoş vakit desek daha doğru olur sanıyorum çünkü insan çok zevk alır bu zamanlardan. Parayla satın alınamayacak ödünç istenemeyecek kadar da karşılığı olmayan çok değerli anlardır aslında. Galiba insanların hayattan zevk almasının kötü olduğuna inanan birileri (düşünmeye fırsatı olmasın diye ) uydurdu bu kelimeyi boş dedi değersiz kılmak içinde. Çalışan demir paslanmaz misali senelerdir bizi uyuttular :). Uyanın ey millet bu hayata bir kez geliyoruz çok yoruluyoruz beynimiz kiralandığımız iş yerlerimizce tutsak 8-18 saatleri arasında. Fırsat buldukça yaratalım kenidimize bu zamanı.
Bana terapi gibi geliyor doğrusu güzel bir film seyretmek, örgü örmek, tahtayla uğraşmak, kitap okumak, çizim yapmak balıklarımla çocuklarımla kedimle ilgilenmek ve daha bir çok şey.
Ben çokça hoş vakit diliyorum hepimize bu yıl.
SELAM
Çok anlamlı bir yazı yazmışsın. İnan okurken gözyaşlarımı tutamadım. Boşa akıp giden zamanlarıma üzülüp durdum.Bu her satırı dikkatlice okunması gereken yazını yazıcıdan çıkarıp dolabımın üzerine asmayı düşünüyorum. Herkezin okuyup benim etkilendiğim kadar onların düşünmelerini
Bir dakikasını bile boşa geçirmiyeceğimiz bir yıl,bir ömür diliyorum hepinize…
öncelikle merhaba çok uzun zamandır gelip gidiyorum ama sessizce.Ama muhasebeni okuyunca artık selam vermeden geçmeyeyim diye düşünmüşken bu post geldi.
Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi…
Merhaba Devletşah,
Çok iyi bir yazı. O kadar güzel anlatmışsın ki; yazdıklarının canlı bir örneği olmuşsun:) Yazılarını ilgiyle takip ediyorum, selamlar.
Stefan Covey’in bir kitabinda genel anlayista “bos vakit degerlendirmek” olan nitelenendirilen aktiviteler “baltayi bilemek” olarak tanimlaniyor. Baltayi bilemek, yani kendinize yatirim yapmak, kendinizi gelistirmek, sevdiginiz bir seyi yaparak kendi ozunuzle baglanti kurmak.Bunlarin bos zaman bulunursa yapilma luksu yok. Gunluk, haftalik ve yillik planlarimizin bilincli olarak bir parcasi olmali.
Robin Sharma da herkesin her hafta belli bir sure, hic birsey yapmadan zaman gecirmesi gerektigini savunuyor. Bu sureclerde insan zihninin dis etkenlerden izole olarak, cok daha yaratici ve verimli olarak calisacagini one suruyor. Pek cok yaratici fikrin, cozumsuz gorunen problemlerin cozumunun bulunacagini anlatiyor. Yani aslinda deniz kenarinda hic birsey yapmadan oturmak, cimenlere yatip bulutlari seyretmek bile “bos zaman” aktivitesi degil.
Sanirim ben de bu konuda satirlarca yazabilir, saatlerce konusabilirim. Ozellikle de Yasemin Hanim’in degindigi gibi “cocuk sahibi olunca kendine vakit ayirmayan anne nasil kafayi yer” konusunda 🙂
bos zaman ifadesini lugatimizdan cikarmak gerek!
Hazırlık sınıfı okuyup da lisan öğrenen örencilere dahi 1 sene kaybetmiş muamelesi yapan insanların fotoğraf çekmek, bisiklete binmek gibi aktiviteleri boşa harcanmış zaman olarak değerlendirmeleri çok acı ama onlara göre çok normal ve malesef bu insanlardan bolca mevcut.
Yazdıklarına harfiyen katılıyorum. Eline sağlık!
Merhaba,
Üzgünüm ama zamanın dolusu, boşu yok. Zaman akıp gider sizi ne mutlu ediyorsa onu yapın. İçinizin kabul etmediği şeylerden kaçının.
Bir dost… 😉 Devletşah hanım sizi tebrik ediyorum; çok başarılı buluyorum. İlgi ile takip ettiğimi belirtmek isterim.
yuppi sonunda başardım size bende msj yazabiliyorummmmm
içimdeki beni dışarı çıkartıyorsunuzz.
yazılarınız yemek tarifleriniz bir harikaa
bence bir numara budur.svglrr
selam herkese
Devletsah hanim bos zaman nedir demis ben 22 yasindayim ve sizlere neler yaptigimi anlatmak istiyorum
bos zamanlarimda ben sabah erkenden kalkar ve dini kitablar okurdum hergun mutlaka Kuran’i Kerim okurdum sure ezberlerdim anlamlarina bakardim evdeki herkez alisverise yada gezmeye gittiginde ben elime Peygamberler Tarihini alir ve okurdum bos zamanimi boylece Allah icin harcar ve mutlu ve huzurlu olurdum simdi evliyim ve bir oglum var bunlarin hicbirini yapamiyorum nedenmi internete takilmaktan yeni yemek tarifi bakmaktan sacma sapan milletin yazdiklarini okumaktan… puzzle yapmak, disarlarda carsi gezmek bundarda bos cunku Allah sana dunyada benim icin ne yaptin deyinde yeni yemek tarifi ogrendim, tv izledim, spora gittim mi demek iyi yoksa Kuran okudum namaz kildim, sure ezbelerdimmi demek iyi ben birincisini yaptigimda hic mutlu olmadim yemege gitmek istedim gittim yedim ictim o an mutlu oldum ama sonra eve gelince mutsuzdum cunku mutluluk geciciydi pantolon begendim alisveriste mutlu oldum aldim diye eve geldim yine icimde SIKINTI mutlulugu sacma sapan seylerde aradigimiza eminim bende dahil tv izlerdim biraktim, disarda gezerdim biraktim yine bazen istiyorum ama 3 ay icinde sadece 2 kere gezdimi soylesem size.. ben hep birincisini yapinca mutsuz oldum ama Allah icin birsey yapinca hep mutlu ve huzurluydum deneyin derim hobilerinizi birakin demiyorum ama bakiyorumda bos zamanda yaptiklariniz hepsi kendiniz icin ama inanin Allah icin yaptiklarinizda sizin icin
bizim insanımızın düşüncesinde boş zaman kavramı para kazanılmayan zaman olarak değerlendiriliyor.bunun öyle olmadığını en iyi şekilde açıklayan güzel bir yazı..artık bu bloga da aboneyim.çünkü bu yazıyı yazan kalemin yazıları takip edilir.tşkler devletşah..
Gerçak hayatla tanışmadan atıp tutmak ne kolay. Önce 2 tane birey yetiştirin. Sonra bu yazdıklarınızın üzerinden tekrar geçin. Nekadar havada yazdığınızı anlayacaksınız. Fotoğraf çekmenin boş vakit öldürmek olmadığını nereden çıkartıyorsunuz. ?
Boş zaman, aklınızdan geçen düşünceleri, hiç müdahale etmeden gözleyebildiğiniz zamandır. İnsanın özünü dinlemesini sağlar. Ama insana “sıkıntı” da verilmiştir. Sıkıntı, dinlemenize izin vermez… Böylece tüm boş zamanlar doldurulur. İnsan sırrı içinde taşıyıp tüm boş zamanlarında ona bakmayıp kaçar. Çünkü ona baktığında bu oyun bitecektir…
BOŞ ZAMAN…
Eskiden boş vakitlerim dediğim zaman dilimini sanal bir oyuna adamıştım. Artık boş zamanların değil, hergünümün orada edindiim değerli dostlarla sohbet edip,çoğu zaman günümü keyiflendirmek için kullanıyorum
arkadaşlarımı sanal restaurantlarda yemek davetlerine götürüyor, düğünlerine katılıyor, her gün farklı bir ülkede yada şehirde konserler vererek geçiriyorum.
Doğumlarına katılıp hastane kapısında beklediğim gibi,onlar veya gün içinde yaşadıklarım için bloglar yazıyorum.
Bazen yazılarımı beğendikleri için,bazen sanal doğum günlerim için,bazende başarılarımm için onlarca mesajlar alıyorum
Keyif duyuyorum, eğleniyorum
bu boş zamanı öldürmek değil bence
bu arada, seyehat etmeye bayılıyorum, yeni kültürlerle ,insanlarla tanışmak mükkmmel birşey.
Dans edebilmenin bir cevher olduğuna inanırdım, özlelikle tango yapabilmek bana çok uzak gelirdi. Ta ki BOŞ ZAMANlarda bir kurs ayrlayana kadar;)
Yemek yapmak işte buna Boş vakit değil, bulabildiğim her anımı ayırabilirim, ben yemek yapmayı ve konuk ağırlamayı seviyorum.
Yeni tadlar yaratmaya meraklı biriyim.
Tek kusur bir yaptığım diğer seferinde aynı lezzeti vermiyor:))))
Bence boş zaman kavramı biraz da kişinin yaptığı işe de bağlı. Kitap okumak kişi için öğrenme çalışması da olabilir ya da gerçekten boş zaman geçirme fasilitesi de olabilir. Kişinin ne kadar boş zamanının da olduğu önemli. İşiniz ya da işiniz ile ilgili kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Bunun haricinde neler yapıyorsunuz? İkinci sorunun cevabı bence “boş zaman aktivitesi”. Bu zaman öldürmek değildir ya da kötü bir şey değildir bence. Gün içinde kendinize özel boş zamanlar yaratabilirsiniz. Kitap okuma zamanı belirleyip her gün uygularsanız; disiplinli bir boş zaman aktiviteniz olur bence.
Boş zamanı hayati fonksiyonlar (yemek, uyumak vs.), çalışmak ve iş ile ilgili kendini geliştirmekten arta kalan zaman olarak düşünüyorum. Günde en azından 2-3 saatim oluyor böyle.
Şahsi olarak boş zamanlarımda müzik dinliyorum diyemem. Çalışırken müzik dinliyorum. Boş zamanımda kafamı dinlemek istiyorum.
Kitap okuyorum diyebilirim. Çalışmamın bir kısmı olan: araştırma, öğrenme kısmında okuduğum aşırı teknik kitaplardan sonra, uzanıp kitap okumak kadar zevk veren başka bir şey yok.
Fotoğraf çekmek diyebilirim. İşimin fotoğraf çekmekle alakası yok. Fotoğraf çekmeyi öğrenmek, denemeler yapmak da sevdiğim boş zaman aktivitelerinden.
Film izliyorum diyebilirim.
Bunun haricinde bilgisayar oyunları da söylenebilir. Benim gibi bazıları için zaman öldürme aktivitesi olabilirken, bazıları için de başlı başına bir uğraş sayılabilir.
Ali Poyrazoğlu bir söyleşide kitap okumanın genelde yatmadan önce uyku getirmesi için yapılan bir etkinlikten olduğundan bahsetmişti. O zamandan beri yatmadan önce kitap okumamaya dikkat ediyorum. Tabi yatmadan önceki bir saatini ayırıp kitap okumak farklı ama uyuma saatinde uyku getirsin diye okunan kitaplardan bahsediyorum. Nedense bundan bahsetmek istedim.
Boş zaman kavramı konusunda yazdıklarına katılıyorum. Şimdi düşündüm de boş zamanım çok ve akıp gidiyor…
Adetim degildir ama iki birey yetistiren biri olarak cevap vermeden duramayacagim fotograf cekmekle ilgili bir yoruma.
Fotograf ve video cekmeyi seviyorum, ozellikle su altinda. Cocuklarimi henuz suyun altina indiremedigim icin onlarla karada, parkta, bahcede, hicbiryere gidemezsek evin icinde foto-safariye cikiyorum. Oncellikle inanilmaz egleniyorlar. Henuz okumayi bilmeyen hazifalarina makinenin kullanma kilavuzunu kazimaya calisiyorlar. Renk, doku, kompozisyon gibi kavramlari TV ekranindan degil, yasarak ogreniyorlar. Bakmayi degil, gormeyi ogreniyorlar, farkli hayvanlari, bocekleri, cicekleri taniyorlar. Gozunun gordugunu neden makinenin farkli algiladigini sorguluyor, bunu etkileyen faktorleri anlamaya calisiyorlar. Yakaladigi kareyi goruntuleyebilmek icin bedenini kontrol etmesi gerektigini kavriyorlar. Hem zihinsel, hem de fiziksel olarak gelistiriyorlar kendilerini. Hem ben sevdigim bir seyle mesgul oldugum icin kendimi iyi hissediyorum, hem de cocuklarimla vakit gecirdigim icin mutlu oluyorum. Bu mudur bos vakit oldurmek?
Merhabalar Efendim benim bir derdim varda bende blog yazarlığına girmek istedim bir blog açtım fakat insanlar benim siteme nasıl girecek bilmiyorum bende dışardan gireyim dedim yerimi bulamıyorum bana yardımcı olursanız çok minnettar olucam! siteniz çok Harika çalışma Hayatınızda Başarılar dilerim şimdiden çok TEŞEKKÜR EDERİM….
hER ZAMANKİ GİBİ ÇOK YERİNDE VE FAYDALI BİR YAZI OLMUŞ Teşekkürler güzel kızım.
Böyle etrafa pozitif enerji yayarlar ya…cok seviyorum bu ınsanları..güzel olmus teşekkur edrım..
Harika bir yazı.
Tebrikler
slm ben su 4 e gidiyorum boş zaman nedir diye bir ödewim wardı bende googleye yazdım ilk bu siteye tıkladım yani bu site ilk göz ağrım yalnız bu konu kendi ağzından yazılmış bir konu o yüzden bu siteyi erteledim ama yinede yazınızı okudum çok güzel olmuş bizim sınıf 50 kişi herkese söylerim buraya yorum yazsınlar bu siteyi yapanları wekuranlara tebrikler başarılarının dewamını dilerim
hani derler ya bos zamanımda şunu yaparım bunu yaparım öle diyenlere çok kızıyorum çünkü o zaman bir işle uğraşmış oluyorlar o zaman boş zaman olmuyo oysaki boş zaman bom boş durduğun zamandır neyse benim yorumlarımı burada gösterdiğiniz için teşekkürler>!@
tek kelimeyle harika
neyse görüşmek üzere hoşçakalın
çok faydalı bir yazıyıdı 5 aldım.yazana çok teşekkürler.cok işlime yaaradııı…
İki satır yeter bazen bir çok şeyi anlatmaya;
Boş olan zaman değildir,onu boşlaştıran insanlardır.
Yunus ALKAN
tekrar okudum tekrar beğendim. boş zaman yok, boş insan var…
sevgiler
Mehaba Devletşah,
insana pozitif enerji veriyorsunuz; sizi okuduğumda daha bir neşeli ol-
duğumu ve herşeyin(bazıları harç) üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.
Bazı zamanlar da vicdan azabım oluyorsunuz; ama iyi anlamda..
Sizi seviyorum… Hoşçakalın…