Beypazarı'nda Bir Gün
Ankara’ya taşınırken bahar mevsiminde çevredeki turistik yerleri gezmek için program yapmaya başlamıştık bile. Tabi ilk aklımıza gelen Beypazarı’ydı. Beypazarı’nı tarihi evleri dışında maden suyundan ve telkâri gümüş işçiliğinden de tanıyorduk.
Gitmeden önce oturup kısa bir araştırma yaptım. Sorduğum her soruya belediyenin web sitesinden cevap geldi. Bu kadar teferruatlı bir site inanın beklemiyordum.
Haritalara, yollara bakıp nasıl gideceğimize karar verdik. Etlikteki eski garajdan otobüse binecek, Beypazarı’nda inecektik. Sabah 09.00’daki Beytaş midibüsüne kişi başı 5YTL ücretimizi ödeyerek bindik. Keyifli ve sürprizlere açık bir gün geçireceğimizi de bu başlangıçla anladık. 1,5 saat süren yolculukta ödediğimiz parayı da düşününce açıkçası ikram beklemiyorduk. Ama en kalitelisinden kek, çay ve kahve sabah kahvaltısı ile öğle yemeği arasına çok iyi gitti. Yolculuğumuz genelde bu maliyeti nasıl karşılayabildikleri üzerine sohbetle geçti. Cevabımız sokaklarda gezerken karşımıza çıkacaktı.
Otobüsten inince pek ihtiyacımız olmamasına rağmen ilk işimiz turizm ofisine gitmek oldu. Bize bölgedeki restoranların, otellerin broşürlerini ve otobüs şöförünün hareketten önce verdiği belediye tarafından bastırılan tanıtım kitapçığından bir tane daha verdiler.
Geziye ilçenin turistik amaçla düzenlenen Allaattin sokağından başlamaya karar vermiştik. Elimizde harita olmasına rağmen kaybolmayı becerip ara sokakları, tarihi çarşıyı keşfettik. Gezerken şehri tam tepeden gören Hıdırlık tepesinin karşısındaki tepede bulduk kendimizi. Halk evine gidip belediye tarafından kurulan ritim grubunun çalışmasına kulak misafiri olduk.
Aradığımız bulup Alaattin Sokak boyunca, ev yapımı, tarhana, erişte Beypazarı kurusu stantları arasında yürüdük. Isınmaya başlayan havanın tesirini azaltmak ve biraz da enerji takviyesi maksadıyla Beypazarı’nın meşhur havucunun suyundan içtik. Tadı damağımızda, kokusu burnumuzda Kültür evine ulaştık. 1,5 YTL giriş ücretini ödeyip müze görevi gören konağı gezdik. Müzede sadece günlük kullanılan eşyalar yoktu. Ankara’nın deniz olduğu dönemlerden kalma midye kabukları, Bizanslılardan kalma sütunlar, Osmanlı İmparatorluğundan kalma fermanlar da müzede sergileniyordu.
Tekrar Alaattin Sokaktan geçerek yemek yemek için Gezi Cini ile buluşmamızda tavsiye ettiği Taş Mektep’e gittik. Belediye tarafından standardize edilen menüde:
- Tarhana çorbası
- Beypazarı güveci
- Beypazarı dolması
- Höşmelim
- 80 katlı Beypazarı baklavası
vardı. Denemek maksadıyla Höşmelim dışında hepsinden birer porsiyon söyledik. Ancak tam da mevsiminde gittiğimiz için kuzu etli güveç o kadar lezzetliydi ki bir porsiyon ikimize yetmediğinden bir porsiyon daha söyledik. Öğle sıcağında duvarları taş, tavanı ahşap olan bu serin yerde soluklanıp, günün geri kalanını da planladık.
Gezimizin ikinci kısmı Yaşayan Müze‘yi ziyaretle başladı. İçeri de obje adına pek bir şey olmasa da fikir açısından o kadar güzeldi ki yaklaşık 1 saat burada kaldık. Mutfağında gözleme açıp odun fırınında pişirdikten sonra, ıhlamur baskı yöntemiyle kendime bir bandana yaptım. Gelin odasındaki 100 yıllık yatak örtüsüne dokunurken ince zevklerimizin nereye gittiğini düşünmeden edemedim.
Müzedeki keyifli saatin sonunda haritada gösterilen Suluhan’a doğru yol aldık. Bir yıkıntının çevresinde dolanıp durduk. En sonunda yıkıntının Suluhan olduğunu daha restore edilmediğini oradaki esnaftan öğrenip tarihi çarşıya geri döndük. Sabah ki kayboluşumuz sırasında “akşamüstü burada mutlaka çay içelim” diyerek mimlediğimiz konak kahvesini bulup oturduk. Meşe közünde demlenen çaylarımızı yudumlarken esnafın ne kadar güler yüzlü, ne kadar hoş sohbet olduğundan turizmin bunları bozmaması dileklerimizden bahsettik.
Biraz alış-veriş yapıp eve dönmeye karar verdiğimizde saat 16.00’dı. Sabahki havuç suyunun tadı hâlâ damağımda olduğundan havuç almak istiyordum. Biraz da Beypazarı kurusu. Ankara’ya geldiğimde ilk yediğim kuruyu hiç beğenmemiştim. Ama eşim iş yerine götürmek için istiyordu. Girdiğimiz fırında “yaş kuru” denediniz mi sorusu beni güldürdü. Kurunun yaşı mı olurmuş diye gülerken birden aklım başıma geldi. Elbette ki olurdu. Pişirildikten sonra bir kere daha fırına veriliyor olmalıydılar. Yaş kuru’yu daha çok beğendiğim için ondan bir poşet aldık.
Havuç lokumu satan şekerlemeciye havucu nereden bulacağımızı sorduk. “Abla burada havucun şekerini, suyunu, lokumunu, reçelini, dondurmasını bulursun. Ama kendisini bulman çok zor.” cevabı sıcak nedeniyle aramamı başındayken sonlandırdı. Gümüşçüler çarşını gezip kayışı telkâri işi olan saat aradık. Ama maalesef onu da bulamadık. Otobüs durağına gidip ilk otobüse bilet aldıktan sonra havuçlu dondurmanın da tadına bakıp 6,5 saat süren gezimizi sonlandırdık.
sevgili Devletşah,
güzel bir geçirdiğinize sevindim. ben inan ki burayı çok seviyorum. haftasonları Ankara yakınında gidilebilecek en güzel yerlerden biri. hem tarihi dokuyu hissediyor,hem de yöresel alışveriş yapabiliyorum. inşallah diğer belediyeler de Beypazarı’nı örnek alırlar.
sevgilerimle,
gorki
merhaba devletşah,siteni her zaman ilgiyle izliyorum.yeni bir şeyler var mı diye bakarken beypazarıyla karsılastım.bu aralar benim de gidesim var,yaylalarında yapılmıs tereyağından,taze kurusundan alasım var..
biz oralıyız,daha doğrusu annem babam..7-8 sene evvel ankara da yasarken her haftasonu soluğu bpazarında alırdık ve ben bundan fena halde sıkılırdım…şimdi daha farklı düşünüyorum tabii..
neyse,,yazını okuyunca biraz nostalji yaptım..
sağ olun,,hoşçakalın..
uzun süredir ankara’da yaşamam nedeniyle bir kaç kez beypazarı’na gitme şansım oldu düşüncelerinize aynen katılıyorum, keyifli bir gün için güzel bir anternatif. Ancak sayenizde ilk defa yaş kuruyu duydum ve denedim, eminim bir çok ankara’lı henüz yaş kurunun farkında değildir.
Benim de en çok gitmek istediğim yerlerden biridir Beypazarı.belgesellerini izlemiş ve çok beğenmiştim.
Bir Beypazarlı olarak okurken çok duygulandım. O kadar güzel anlatmışsınki oralarda geziyormuş gibi oldum. Dünyanın öteki ucunda Avustralya’dayım ve memleketimi çoookk özledim…
Gorkiciğim;
Öncelikle verdiğin bilgiler için teşekkür ederim. Oradayken kulaklarını çınlattık. Dediğin gibi inşallah diğer belediyelere de örnek olurlar. Ve inşallah bu sirkülasyon oradaki güler yüzlü halkı bozmaz…
Ayşeciğim;
İnan giderken bu kadar güleryüzlü insanla karşılaşacağımı zannetmiyordum. Yurdumuzun güneyindeki bazı satıcıları götürüp göstermek lazım. Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkartacağını.
Spartaküs;
Afiyet olsun… Birçok arkadaşım da “sen geldin de Ankara’yı öğrendik” diyor. Merak işte…
Sevgili Ferda;
Yaz için birçok turizim firması haftasonu turları hazırlamış. Mudurnu -Beypazarı-Göynük şeklinde gezdiriyorlar. Biz oradayken Antalya’dan gelenler vardı..
Sevgili Huriye;
İnşallah bu yaz gelip görme fırsatın olur. Hasret garip bir duyguymuş. Hiç uğramadığın sokak bile televizyonda falan görünce bir başka gözüküyor gözüne… Allah kolaylık versin…
Merhaba,
Beypazarına 2 yıl kadar önce ÇYDD nin gezisiyle gitmiştim. ben Akçakoca’da yaşıyorum ve burada da benzer evler var, Mudurnu’da da; ancak Beypazarı Belediyesi gerçekten çok iyi çalışmış, iyi organize olmuş ve iyi tanıtım yapmış, kutluyorum.
Biz de taş mektepte yemek yemiştik ama tarhana çorbası çok baharatlı, güveç çoook yağlı gelmişti ilk kaşıkta bırakmıştım, yediğim sarmalar(veya kaptığım virüsler) ise midemi bozup bütün geceyi lavaboda geçirmeme neden olmuştu. Yüzlerce kişiye aynı anda ve aynı kalitede yemek sunmak zor tabi, belki de daha küçük restoranları seçmekte fayda var. Kızım kuruyu çok sevdi, çayla nefis oluyor.
En iyi dileklerimle
Fatma hanım;
Başınıza gelenlere çok üzüldüm. Açıkçası ben tarhana çorbası içmedim. Eşiminkisinden bir kaşık tadına baktım. Ben genelde az yağlı yemek yaparım ve dışarıdaki yemekler o yüzden yağlı gelir bana ama bu güveç gelmedi. Belki de yağ tasarrufuna gittiler. Sarma konusunda diyecek birşeyim yok…
Kurunun tereyağ kokusu o kadar güzel ki tarçın sevmeyen eşim bile bayılarak yedi.
merhaba
8 hazirandada Ankara nın Åirin ilçesi ELMADAÄ? dada ElmadaÄ Belediye sinin bir etkinliÄi var madem Ankara nın ilçelerini gezmeyi seviyorsunuz ElmadaÄ ada bekleriz
bn şu yukarıoda yarum yapan ayşenin kardeşiyim:D onun nefret etmesine rağmen bn çok severdim kum toprak oyun falan fila…ama şimdi bnde hiç sevmiyorum kurusu höşmelimi ve dolması dışında:)))))
Sevgili Devletşah,
Sizinle tiyatroda tanışmıştık. Eşinizin görev yaptığı yerden.
Bir Ankara’lı olarak bugüne değin Beypazarına gitmemiştim. Siz orayı görüp geldikten ve meşhur yaş kuruyu eşiniz bize ikram ettikten sonra ben ve arkadaşlarımda gitmeye karar verdik.
Anlattıklarınıza ek olarak müzelerde her hafta düzenlenen etkinlikler bizlerin ilgisini çekti.
Görevli eşliğinde yaptığımız ebrular bize çok zevk verdi.
Gezilerinizi takip edeceğim. Sevgiyle kalın…
Bir Beypazari’li olarak ben bunu yapamadim, memleketimi bir turlu yazamadim..Gerci simdi buralardan, taa Bruksel’den zor ama ben de birgun detayli yazmak isterim..Yaziniz cok guzel olmus, tesekkur ederiz..Begenmenize cok sevindim..
Nilüfer hanım;
Aman ne güzel gezmenize vesile olmuşum… Çık dolaşın. Bakın Elmadağ’da faaliyet varmış. Benim adıma gidin. O gün burada işim var gidemem… Siz gidin bize anlatın.
Sevgili Burcu;
Ben de Ankara’ya geldiğimde İstanbul’u gerektiği kadar çok yazmadığımı farkettim. Derler ya “Balığa denizi sormuşlar o ne demiş.” o misal… Ben dönünce İstanbul’u yazmaya başlayacağım. Sen de tatile geldiğin bir vakit bebeğinle başka bir gözle bakacağını düşündüğüm Beypazarını yazarsın.
bu yıl olmazsa seneye beypazarına gitmeyi bende çok istiyorum.Giden arkadaşlarım var çok metettiler.Bizimde şirincemiz(selçuk)var orayıda ben tavsiye ediyorum sizlere.Beypazarına yapı olarak çok benziyor.
çok güzel şeyler göstermişler bn de oralı sayıırım annem oralı beypazarının havuş suyu güveci çok güzel
merhaba tarihi evlere bakarken tevafuken buldum burayı bende beypazarını çok merak ediyorum..resimler çok güzeldi eline sağlık
inan ki şimdi oralara gidesim geldi o kadar güzel anlatmışsın güzel bir gün geçirdiğin için sevindim
hoşça kalın
Beypazarı gerçekten güzel bir yermiş Ankaraya sık sık gidiyorum ama bir türlü nasip olmadı gezmek Ankaraya tekrar gittiğimde ilk fırsatım Beypazarını gezemek olacak 🙂 Resimlerde çok güzel teşekkürler
slm öncelikle yazınızı çok beğendiğimi söyleyeyim ben beypazarlıyım burda doğup burda büyüdüm.Burayı o kadar çok seviyorumki anlatamam gelin görün ama çok şanslıyımki istediğim zaman çarşıya gidip kurumu baklavamı alırım zaten evde hergün tarhana çotbası içiyoruz.Evimizdede kuru hiç eksik olmaz buraya gelmenizi çok isterim:-)))
beypazarına hiç gitmedigim halde oranın mühteşem oldugunu düşünüyorum beypazarını çok merak ediyorum ve bu yaz tatilinde oraya gitmeyi çok istiyorum
sevgilerimle
Bu Ramazan Bayramında gitmek nasip oldu ve o kadar akılda kalıcı bir dokusu var ki,tasviri anlatmaya yetmez galiba.Yokuş bir çarşısı var.Ve bu çarşıda doğal ne ararsanız bulabilirsiniz.
Gümüşlerin satıldığı çarşıda insan aklını yitirebilir.Orası Diyar-ı Gümüş olmalı:)
beypazarı vazgeçilmezlerim arasında…
Dün geldim Beypazarından ve Dünyadaki en güzel yer en kültürlü halk
yarın bende beypazarına gıdıyoruum. bakalım neler yasayacagım sızer yarın aksam yazarım ınsallah cok heyecanlıyım bır an once sabah olsunnnnn
gıttım ve superdı. havvuc suyu ıctım kuru yedım. tas mektepte hem gezdım hem de sac kavurma hosmerım bıde beypazarı dolması yedım. kendıme bılezık aldım tulbent bır bluz aldım. yasayan muzede ıhlamur baskıdan bandana yaptım. eskı zamanı yansıtan muzeye gıttım. tarhana ve erıste satın aldım ev yapımı. superdı cok sevdım bıdahakını sevgılımle tekrarlıcazzzz
bende gittim ve gerçekten havuç suyu mükemmeldi. ki o kadar etkisinde kaldım ki hemen gelip marketten 3kg havuç aldım :))
sevgili devletşah beypazarı gezini anlaTma seklıne bayıldım:D ve ben bir beypazarlı olarak senın kadar güsel anlatamasdım kendi yaşadığım memleketi inan siten konusunda güzel duygular uyanmaya basladı benim içimde beypazarı için serf ettiğin bu güsel cümleler için harcadığın zaman için gercekten bütün beypazarı halkı adına cok teşekkür ederim sevgi ve saygılarımla erginbey BEYPAZARI AHALISINDEN:d:d