Ağustos Kuşları

Ağustos Kuşları

Yazan: Ahmet Altan

Ağustos Kuşları

Derin, saf, mavi bir gökyüzünde kara noktalardan oluşmuş kıpırtılı kara bir yumak helezonlar çizerek dönüyor.

Onlara bakıyorum.

Bir ucundan katılan kalabalık ve karışık siyah noktalarla büyüyen yumak diğer ucundan zarif ve düzenli bir ok gibi çıkarak maviliğin içlerine doğru uçuyor.

Gidiyorlar.

Onlara bakıyorum.

Garip bir hüzünle bakıyorum onlara.

Bir şeyin bittiğini söylüyorlar bana.

Başka bir şeyin başlayacağını da.

Onlar gittikten sonra bir zaman boş kalacak o saf mavilik.

Bilmediği bir şeyi özler gibi bomboş bekleyecek.

Ayrıldığımız sevdiklerimizle, buluşacağımız ve henüz kim olduklarını bilmediğimiz seveceklerimiz arasındaki o kederli, yalnız ve yalnızlığında gizli ümitlerle beklentiler taşıyan boşluk.

Uzaklaşanları görüyoruz, anıları taze.

Tanıyoruz gidenleri.

O berrak mavilik bir zaman sonra yeni kuşlar bulacak, ışıkları değişecek, bulutları, yağmurları, sonbaharla şeffaflaşmış güneşleri olacak.

Yaşanmış olanlardan kopmak zor.

Yaşanacak olanları beklemek heyecanlı.

İkisinin arasında, derin ve yalnız bir gökyüzü gibi hüzünlü bir boşluk var.

İçinden geçilmesi en zor olan zaman.

Kendi boşluğuyla daralmış o kederli ruh nasıl da gidenleri yakalamak, geçmişe tutunmak ister.

Nasıl da hüzünle bakar gitme vakti gelenlere.

Ne çok insan, böyle bir kederli boşlukta, geleceği beklemeye sabrı ve gücü yetmediğinden yanlış bir karar verip geçmişi yaşatmaya çalıştı.

Halbuki kural ne kadar açık.

Gitme vakti gelen gidecek.

Boş bir gökyüzü gibi gelecek olanları bekleyeceksin.

Kederle, hüzünle ve sabırla.

Gitmenin bir mevsimi var.

Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.

Bir mevsimi var boş bir gökyüzü gibi beklemenin.

Gidenleri biliyoruz.

Sesleri, fısıltıları, kokuları, gülüşleri ne kadar da tanıdık, ne kadar yakın.

Bize değdikleri yerleri kopartacaklar giderken.

Linkler
Kalıcı bağlantı

Related Posts

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER