Eşyanın Aksiliği
YAZAN:Safiye Erol
Carneggie’de mi okudum baÅka yazarda mı hatırlamıyorum, Åöyle bir cümle ki günlerin bâzısı insana ta sabahtan bir iÅâret vererek gelecek olaylara hazırlamak ister. Trafik geçitlerinde yanan sönen renkli ıÅıklardan kırmızının tehlikeyi, sarının orta durumu, yeÅilin selâmeti belirtiÅi gibi sabahın ilk öncü duyguları da îkazla görevlenir. Herkesin baÅına gelmiÅtir ya.. Gün olur yataktan kalkar kalkmaz terslikler sökün eder. Musluk birden lâçka olur, köselesi eskimiÅtir, sular gür gür boÅanır, aman kapıcıyı çaÄıralım. Banyonun gaz ocaÄına çaktıÄınız kibritler üst üste kırılır, bir saÄlamını bulsanız bile Åofben alev almaz, hava gazı yetersiz. Bu aralık mutfakta süt taÅmıÅtır; ocaÄın battıÄı yetmiyor gibi ortalıÄı da kötü bir yanık kokusu kaplar. Giyineyim derken henüz selefon kılıfından çıkardıÄınız yeni çoraplar akıverir. Ä°nnallahe maassabirîn. Evet, önünüzde bir sabır günü var, ayaÄınızı denk alın. Ya elbiselere ne diyelim? Dolaba sapa saÄlam astıÄınız elbisenin eteÄi sökülmüŠsarkıyor. Tayyöre el atarsınız, bir düÄmesi gevÅemiÅ. Gardrop deÄil, hâzâ talan yeri. Halbuki siz giyeceÄinize dâimâ îtinâ etmiÅsinizdir ve yemin edebilirsiniz ki bu elbiseler sırtınızdan kusursuz çıktı. Demek onlara durdukları yerde bir hâl olmuÅ. Ev hanımının vaziyeti bu merkezdeyken bey de beri tarafta ya traÅta yüzünü keser, cehennem taÅını ararken bir Åeyler devirir, ya gözünün önünde duranı görmez olur, "Benim filân Åeyimi nerelere kaldırdınız?" makamından figâna baÅlar. Artık doÄacak çocuk kendini belli etti, rüzgâra sorarsanız Batı-Batı karayel! Yelkenleri toplamanın tam zamanı. Ä°htiyatlı gideceksiniz, belki de bocalayacaksınız. Tâ hava dönesiye, yahut siz bir limana giresiye kadar. Derler ki bâzı naturalar, dikleÅen rüzgâra kontra gider, kendileri daha beter gazaplanır, kaderi ürkütür, hattâ sindirirlermiÅ. Bir ömür içinde böyle coÅkunluk demleri, ÃÅık Kerem gibi "Felek sana minnet etmem beÅ günü" dedirten ruh feveranları olursa da gündelik hayatta daha ziyâde Nasreddin Hoca’nın yolunu tutmak, hırlayan çomara yol vermek ve "Buyur geç yiÄitim!" demek akla yatkın bir felsefe olur.
Bâzen eÅyâ aksilenir, iÅler ters gider diyoruz. Durumu edeplice târif etmiÅ oluyoruz, amma bu sözler zayıf kalıyor, tam bir isâbet bulmak için kaba dil kullanmak ve demek lâzımdır ki "eÅyâ domuzlanıyor". O halde biz kuzulaÅacaÄız, çâre yok. EÅyânın da, ahvâlin de bu geçici nemrutluklarından baÅka ayrıca müzmin illetleri bulunduÄunu düÅünelim. Herkesi uÄraÅtıran ufak tefek dertler bunlar. Bizimkilerden bir kaçını sayayım: MutfaÄın elektriÄi bâzen kendi kendine söner, sonra yine yanar, montör getirdik baktı bir eksik yok, hâline bıraktık. Senelerdir kaprisini çektik, alıÅtık. Å?ofben ayrı bir âlemdi, normal usûlle alev almazdı, kırk türlü tıkları vardı, ancak biz bilir ve fennin eriÅemeyeceÄi sihirbaz jestleriyle yakmaya muvaffak olurduk. Å?imdi iyice bozuldu, sen saÄ ben selâmet. Oyun masamız da illetli, husûsî muâmele, ihtimam ister. Ãalar saatin akrep ve yelkovanı üst üste düÅünce bâzı zaman iÅlemeden kalır. Amma niçin takılmaz takılmaz da günün birinde takılıverir, hikmetinden sual olmuyor. Benim çıngıraklı küçük saatim kezâ keyif sâhibidir. Canı ister durur, yüzü koyun yatırırım iÅlemeye baÅlar. Petrol sobamız müstakil bir fasıl. Dedim ya… Her birinin bir huycaÄızı var, teknikle alâkalı olmayan cemâdat kaprisi. EÅyâ kullanan insan bunları bilmeli, sırası gelince cansızın bile nabzına göre Åerbet sunmmalıdır ki hayatının nizam ve huzurunu saÄlama baÄlasın. Sohbet ediyoruz, bahsi pek derine götürmeyelim, makrokozm-mikrokozm nazariyesini eÅelemeden sözü kalenderâne geçiÅtirelim. Elbette bütün kâinâtın zenbereÄi insanın kendindedir. Ãark ters döndüÄü zamanlar bunu büyük deverânın bir faslı görelim. Aksilikler olmasa ıslah hamleleri de olmazdı. Her bir güçlüÄün yanı sıra kolaylıkla yürüdüÄünü, her bir elemin ürkünç kisvesi altında Åâdlık gizlendiÄini âyet-i kerîme açıklıyor. "Yâr küser, aÄyâr güler, etmek tahammüldür hüner. Tâlihimin dolabı, bir gün meram üzere döner."
Not: 26 Mayıs Pazar sabahı. Sallanıyoruz. Bütün memlekette deprem. Yukarıki satırları dün akÅam ne garip ön seziler içinde çırpınarak yazdım. MeÄer kırmızı alârm ıÅıklarını tehlikeden evvel iç gözümle görmüÅüm. Okuyucuma endiÅemden serpinti düÅürmemek, mevzuu deÄiÅtirmek istedim. Ben asıldım, kalem asıldı, çekti sürükledi beni. Cümlemize saÄlık selâmet ver güzel Allahım.
Not
- Safiye Erol’un Makaleler kitabından alınmıÅtır.
Aman her 26 Mayis oncesi boyle terslikler olmaya! Malum en onemli gunumuz…