uykudan önce
Bebek uyutma işi otobüse binmek gibi. İşten çıkıp servise, otobüse biniyorsanız ne demek istediğimi en iyi siz anlayacaksınız.
Çalıştığım ve servisle gidip geldiğim dönemlerde hep şöyle olurdu. Mesai saati bitiminde, servise doğru yürürken ‘ohh… şimdi eve gidip şahane bir sofra hazırlayabilirim. Üstüne de çay demleyip bir film seyredebilirim’ diye aklımdan geçirirken, eve ulaştığımda bir şeyleri sonuna kadar seyretmeyi bırakın, yemek atıştıracak gücü bulamayacak kadar yorgun oluyordum. Oturup, üstelik hiçbir şey yapmadan nasıl oluyor da bütün enerjim birden buharlaşıyordu anlayamıyordum.
Bebek uyutmak da aynen servisle eve dönmek gibi. ‘Ohh nihayet uyku saati geldi. Uyur uyumaz siteme bir yazı yazayım, bir bölüm dizi seyredeyim’ planları ile yatağa doğru yol alıyorsun. Gelin görün ki ufaklık uyuduğunda yataktan çıkıp salona geçecek gücü çoğu zaman kendimde bulamıyorum.
Bunun ilerleyen safhalarında Sûfî’nin beni uyutup evde parti vermesinden endişe ettiğimi söylemeliyim.
Uyutmanın vücuda verdiği yorgunluk hissi böyleyken bu yorgunluk bastırmadan az biraz öncesi yaşattığı sabırsızlık, asabiyet duygusu ise başka bir konu. Evet evet… Yanlış okumadınız o sesiz sakin ortamda, yatağa yatmış tavanı seyrederken baya baya kızıyorsunuz. Nasıl mı oluyor? Anlatayım.
Biliyorsunuz biz yaklaşık bir senedir aynı yatakta uyuyoruz. Minik yaramazla beraber yatağa giriyoruz. O köşesine çekilip kendini teskin ederek uyumaya çalışıyor. Ben de uyumasını bekliyorum. Bu esnada kitap okumaya kalkarsam kalkıp gelip sayfaları kurcalıyor. Ipad’i kurcalamam çok daha büyük bir dikkat dağınıklığı mevzusu. Anlayacağınız ben ne yaparsam ilgisini çektiğinden bir şey yapmadan beklemeye başlıyorum. Bu süre bazen 10 dakika bazen 40 dakika oluyor. İlk 2-3 dakika her şey normal. Sonra sabırsızlık başlıyor. ‘Ay uyusa da falanca dizinin yeni bölümünü seyretsek.’ ya da ‘ayy kek fırında uyusa da bir koşu yanmadan çıkartsam. Yanına bir de çay yapsam.’ Fakat sabırsızlık bastırdıkça inadına daha geç uykuya dalıyor. (Aslında inadına yapmıyor tabi. Hatta açıklamasını şurada yaptığımız konuşmadan seyredebilirsiniz.) O geciktikçe sabırsızlık sinire dönmeye başlıyor. Sinirlendikçe o yatakta boş boş durmak daha da sinir bozucu oluyor. Üstüne bir de yorgunluk çökmeye başladı mı tamam…
Baktım ki yapacağım işleri düşünmek beni sinir küpüne döndürüyor. Geçmişi düşünmeye başladım.En sevdiğim kitabı, en sevdiğim filmi, en sevdiğim yemeği, bugüne kadar gittiğimiz en güzel yeri… Fark ettim ki en sevdiğim kitap da film de hatta yemek de o günkü ruh halime göre değişiyor. Bazen Suç ve Ceza seviyorum, bazen Aşk ve Gurur. Bazen İskender kebaba bayılıyorum bazen beğendiye. Bazen Mesajınız Var filmini bazen Yüzüklerin Efendisini seviyorum… Ama hep düşündüğümde tek bir yerde olmak istiyorum. İster kızgın olayım, ister üzüntülü, ister çok mutlu hep Maldivlerde olmak istiyorum. Ne Masai Mara’nın o eşsiz düzlüklerinde ne Bangkok’un masalsı sokaklarında, ne Carmel‘in büyülü sahilinde, her seferinde Maldivlerde denize ayaklarımı sokup, rengarek balıkları kovaladığımı düşünüyorum.
Evet evet. Tahmin ettiğiniz gibi tam şu anda Maldivlerde olmak istiyorum.
Devcigim, o kadar iyi anliyorum ki seni!! Ve de bu yaziyi yazarken de su anda 2 oglumun uyumasini bekliyorum, bu defa odanin disinda ama yine de salonda ya da mutfakta degilim! Halbuki acilen gidip tiramisu yapmam lazim!!!
Ve de ben de gorduklerim arasinda en cok buyulenip yeniden gitmek istedigim yer olarak Maldivleri secerdim!! Ustelik daha Carmel’i ve Afrikayi gormedim!
Tum bunlardan seni cok ozledigimi de farkettim, yilbasinda gorusuruz insallah!!
Seni tam anlamiyla anlayan birisi daha. Bizim uyku seanslarimiz son gunlerde ortalama 45 dk suruyor. 1,5 saate kadar da uzayabiliyor. Beterin beteri var yani. Sukret haline arkadasim…Sevgiler ikinize de…
18 aylık bir bebeğim var ve bebek uyutmak nedir bilmiyorum. Boyutları küçülmüş olması onun fıtri özelliklerini önüne geçmez. Her insan gibi oda kendisi uyuyabilir.
Bebeklere her şey öğretilirken (müzik eğitimi, kitap alışkanlığı… vb) bu hayati, büyümeyi destekleyici eyleme nasıl geçileceği neden öğretilmez anlamıyorum!
Bunu öğretirken öyle bebeğimi de ağlatmadım. Yeni doğan bir bebek nasıl karnı doyunca uyur, güneşle kalkar güneşle yatarsa bu fıtratını bozacak fiilde bulunmamak yeterli. Anne karnında bebekler uyuyorsa, doğduklarında emzirdikten sonra hemen uykuya dalıyorsa bebekler doğuştan uyumayı biliyordur. Bu bildiklerini tatbik edebilmeleri için müdahale etmemek yeterli.
çok iyi anlıyorum sizi. ama hayal kırıklığına uğradım şimdi ben. bebeğim 2,5 aylık zaman ilerledikçe herşey daha kolay olacak diye düşünerek kendimi kandırmışım. sol gözüm yorgunluktan sürekli seyiriyor ve kendime özel zaman ayıramıyorum. büyüdükçe halimiz böyle mi olacak bizimde uyku zamanı 🙁
devletşah hanım, o sabırsızlık duygusunu ne kadar iyi biliyorum!!
ayşegül hanım, dediklerinize sonuna kadar katılmakla beraber maalesef her bebek gerçekten farklı olabiliyor. benim 16 aylık yavru tam bir emme canavarı ve emzirerek uyutuyorum ama bir türlü dalıp memeyi ağzından çıkarmıyor ki yerine koyayım, yanan yemekler, kekler bir yanda, temel ihtiyaçlar bir yandan, salonda uyuyakalan baba bir yandan.. babası gelip bazen memeyi ağzından çekmeye çalışıyor, ama cık, mümkün değil, sımsıkı tutuyor, biz çoğunlukla geceyi o şekilde geçiriyoruz. Yunan heykellerinin yan yatıp başlarını kollarıyla desteklediği bir poz vardır ya, aylardır o pozisyonda uyuyorum:)
ne kadar da benzer şeyler yaşıyoruz. ben de akşam kızların ikisini de uyutup kalkıp bir şeyler mi izlesem, yok yok biraz mutfağı toparlıyım, yok en iyisi kitap okuyayım diyorum… bi bakmışım sabah olmuş:)
Merhaba Devletşah,
Gerek işten dönerkenki o durumu, gerek uyutma seanslarını o kada güzel ifade etmişsin ki, ben de tıpatıp aynısını yaşıyorum.. Kızım iki buçuk yaşında, ben de senelerdir çalışıyorum, hala bir şey değişmedi 🙁
Devletşah merhaba ,
yazını okurken şaşırdım . Çünkü bu durumu bir tek ben yaşıyorum zannederdim. kime anlatsam ” aa siz bereber mi uyuyorsunuz ” diye eleştiri alıyorum. laf arasında keyifli bi olay .. amma velakin yapacağım iş yoksa tabii .. ama ” inadına” 🙂 eğer yapmayı çok istediğim bir planım varsa hissediyor galiba ya da ben hissettiriyorum uyumak bilmiyor. sinirden çatladığım geceler çoktur. bu şekilde kolay uyutmanın yöntemini tesadüfen buldum. uyuma numarası yapıyorum. :)) yalnız sadece bunu yapmam yetmiyor okuyanlara komik gelebilir birde kızımın duyabileceği ama dikkatini dağıtmayacak yükseklikte uyku nefesi alıyorum. yani horlama sesi değil. yani yavaaaş ve ağır ..alırken uzun verirken kısa .. ( gülmeyin ) 5 dk içinde uykuya dalıyor. ama dikkat edilmesi gereken bir nokta senin de sonunda uyuman olası. çoğu zaman ben de kızımın yanında uyumuş oluyorum. Sevgiler .
Ah kim istemez Maldivlerde olmayı.
Gerçi henüz gidemedik ama 🙂 Ben daha çok oğlum uyurken bildiğim sureleri okuyorum. Önce bir defa dışımdan okuyorum. Bu şekilde o da ezberliyor hiç hissetmeden.
Uyutma aşaması bende de sinirlendiren bir durum. Babasında ise hiç böyle bir sıkıntı yok. Zira ‘uyusa da şunu yapsam, bunu yapsam’ beklentisi olmadığı için hiç stres yapmıyor. Böyle olunca sinirlenmeler ve ortamdaki gerginlik neticesi çocuğun uyuması daha da gecikmiyor. Hatta çoğu zaman oğlandan önce uyuyor :))
Fakat kreş günleri başladığından beri ben de çok daha rahatım. Çünkü öğlen uykusu bitti. Böyle olunca uykuya dalması genellikle 10-15 dakika kadar sürüyor.
Devletşah merhaba,
Uyku düzensizliği ya da uykuya geçmede zorluk, sanırım anneleri en zorlayan konulardan biri.
Bu konuda ne kadar şanslı olduğumu farkettim seni okuyunca. Çünkü Ege 8-9 aylık döneminden beri akşam 19:30-20:00 arası yatıyor ve sabaha kadar uyuyor. (06:30-07:00 civarı kalkış.) Şimdi 2 yaşını doldurmak üzere Ege ve söylediğim dönemden beri düzen hiç değişmedi.
Bunu özellikle belirttim çünkü yorumlar arasında ümitsizliğe kapılan, endişe duyan yeni anneleri okudum. Lütfen endişe etmeyin, gerilmeyin ve şartlanmayın. Uyku alışkanlığı her bebeğe göre farklılık gösterecektir. Ayrı yatmaya alışmak da yine bebeğe göre değişir. Biz hiç Ege’yle aynı yatakta yatmadık. (Özel oyun zamanlarımız hariç.) 6 aylık olunca odalarımızı da ayırdık.
Özetle diyeceğim o ki korkmayın, ümitsiz olmayın ve bebeğinize şans verin. Kendi başına uyumayı denemesi için fırsatı olsun. Ama zorlanıyorsa da inatlaşmanın alemi yok tabii. Sadece annelik sürecinde ümitsizlik ve endişeyi en aza indirmek hem size hem bebeğe yarayacaktır.
Bu vesileyle Devletşah sana da teşekkür ederim 🙂
Sevgiler!
Çok tanıdık geldi satırlar çook 🙂 akşam işten dönerkenki servis benzetmeniz de çok doğru cuk oturmuş, yaşayan bilir 🙂 Sevgiler