OBA
OBA(Orta Türk. [Oğuzca] oba “boy, oymak”) [Kökü belli olmayan kelime Arapça ve Farsça gibi komşu dillere de geçmiştir]
1. Çadırlarda yaşayan göçebe âilelerin meydana getirdiği topluluk, oymak, çadır halkı, göçer evli kabîle: Zembereğini kuran / Onlarmış bu dünyânın / Onlar ki kurt doğuran / Obaların kanındanmış (Ârif N. Asya – Ö.T.S.). Hazırım göç etmeye ben obamı alınca (Fâruk N. Çamlıbel). Soyunu sopunu, obasını boyunu dirlik düzenlik içinde tutmak, uğrulardan korumak için değil mi? (Mustafa N. Sepetçioğlu).
2. Göçebe âilelerin konakladığı yer, yurt: Eğer kal’a olsa eğirtir idik (kuşatırdık) / İl ü oba olsa seğirtir idik (Süheyl ü Nevbahar – T.S.). Yörük obalarında hep Yalnız Efe’nin menkıbelerini dinlemiştim (Ömer Seyfeddin).
3. Bölmeli göçebe çadırı: Ol obada bir yahşı hub yiğit sayru düşmüş idi (Dede Korkut). Halîfe bir gün şikârda bir avın arkasına düşüp etbâından uzaklaşır. Ziyâde yorulup bir Ârâbî’nin obasına girer (Fâik Reşat). On dokuz yaşındayken Anadolu’yu gezmiş; köylerde, kulübelerde, obalarda misâfir kalarak Türkler’in millî destânını dinlemiş, onun rûhuna hulûl etmişti (Ömer Seyfeddin – Ö.T.S.).
4. Altı veya sekiz kişiden meydana gelen en küçük izci kuruluşu.