Thai Mutfağı ve Yüzen Pazar
Thai dünyanın en büyük mutfaklarından birisi olarak sayılıyor. Hafif şekerli, bol baharatlı ve hindistancevizi aromalı bu yemekler benim de favorilerim arasında. Hindistancevizini hiç sevmeyen ama yemeklere kattığı o belli belirsi aromaya bayılan biriyim.
Tayland gezisinin beni en heyecanlandıran yanlarından birisi de tadacaklarımdı. Gitmeden önce konuştuğum arkadaşların çoğu aç kalacağımı, bunun da ana sebebinin koku olacağını söylemesi dikkat çekiciydi. Bütün ülkenin koktuğunu bile söyleyen oldu. Nasıl olsa gribim ve koku almıyorum diyerek kendilerini yanıtlasam da bir merak sardı beni.
Aslında kokunun kaynağını seyrettiğim belgesellerden biliyordum. Herşeyin sebebi Tayland’ın yemek kültürüydü. Bir rivayete göre Taylandlı kadınların çoğu yemek yapmayı bilmiyor. Sokakta el arabalarında pişen envai çeşit yemek ile beslendikleri söyleniyordu. Kendi ülkemizi düşündüğümde böyle bir yaşam tarzını hayal edemiyordum açıkçası. Bildiğim en uç elarabası yemeği nohutlu pilav olduğundan bunun Tayland versiyonu olarak noodle gözümün önüne geliyor da başka birşey gelmiyordu.
Daha havaalanından itibaren havayı koklamaya başladım. Hatta eşime “ee kokmuyor burası” dediğimi de hatırlıyorum. Rahatsızlığım nedeniyle doktorum gitmeden yağlı şeyler konusunda beni ikaz ettiğinden bol bol noodle, ızgara ürünler ve meyve yiyeceğim konusunda kendime söz verdim. Phuket adasındaki yemeğimizden uzun uzun bahsetmiştim. Izgara balıklar ve ıstakozlar ilk gün için harikaydı.
Bangkok’a geçtiğimizde gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu. Sokakta ne isterseniz vardı. Izgara yapılan balıklardan tutun, midyeli noodle çorbasına, Pekin ördeğinden, kızarmış muza kadar herşey el arabalarında hatta küçük kayıklarda pişiriliyor, yol ortasına konulan taburelerde yenilip bitiriliyordu. Tabak çanak konusu ise ayrı bir mevzu. Plastik, mika, porselen versiyonları bulunabiliyordu. Ama beni en şaşırtanı itiraf edeyim ki bildiğimiz naylon torbalarda ikram edilen kahve ve çorbalar oldu. İlk gece bütün bu manzarayı seyrederken, bu görüntülerin en canlı yaşandığı yere gidecek olmak beni daha da heyecanlandırıyordu.
Sabah erken saatlerde Tayland denilince yapılacaklar listesinin başında yer alan Floating Market – Yüzen Pazar’a gittik. Bir kayık ile labirent şeklindeki kanallarda yol alırken, kanala kurulan evleri, çevredeki ağaçları seyire koyulduk. Birden kanal beklemediğim kadar renklenmeye başladı. Meyve sebze, yemek, satanlardan tutun da oyuncak, ev eşyası, buda heykeli satana kadar bir sürü kayık ve suüstü dükkanının önünden geçmeye başladık. İstediğimiz kayığa yaklaşıp, ürünlerin tadına bakarken kısa ama gülüşmelerle biten sohbetler yaptık. Bol bol meyve yiyip, minik, garip müzik aletleri aldık. Şunu söylemeliyim ki hiçbir şey alınmayacak olsa bile bu deneyimi yaşamak için Bangkok’a iki saat mesafedeki bu yüzen pazara mutlaka ama mutlaka gidilmeli. Geçirdiğim en keyifli saatler, en değişik pazar deneyimiydi.
Kayıkla yaptığımız pazar gezisinden sonra yaşadığım deneyim ise gerçekten akıllara zarardı. Sanıyorum dünyada en korktuğum şeylerden birisi yılandır. Şehirin ortasında yoldaki çatlakları yılan diye görüp durduğum olmuştur. Pazarın arka sokaklarında dolaşırken omuzunda yılanlarla dolaşan iki genç ile karşılaşıncaya kadar kendileri ile pek de bir münasebetim olmamıştı. Nasıl oldu da o 10 kg ağırlığındaki yılanlarla sarmaş dolaş olmayı kabul ettim halâ hiçbir fikrim yok. İlk bir kaç dakika korkudan zavallı hayvanı neredeyse boğuyormuşum. O da karşılığında benim bacağıma daha sıkı sarılıp beni boğmaya kalktı dersem şaşırmazsınız herhalde. Bildiğim tek şey az daha oynasaydım ağırlıklarının altında ezilip gidecektim.
Yılanlardan ayrıldıktan sonra karaların en büyük canlısı filler ile randevumuza gittik. Fil üzerinde ufak, sarsıntılı bir seyahat geçirirken sohbetimizin konusu elbette konforlu yolculuklar oldu. Taylanddan fillerle Çin’e, Hindistan’a kaç günde gidileceği, bunun nasıl insanı yoracağı gibi şeyleri konuşup uçaklarımıza ve sundukları konfora şükrettik.
Bu kadar yemekle haşır neşir olunan bir günde muhteşem bir Thai yemeği yenilmezse olmazdı. İlginç servis yapısı olan bir restorana gidip masaya oturduk. Masanın orta kısmının ocak olması ilk dikkatimi çeken şeydi. Az sonra garson menüyü bize verirken, beraberinde getirdiği bir tencereyi ocağa koydu. İçine de su ve balık suyu karışımını doldurup kaynamaya bıraktı. Yahya’nın yardımı ile içine koyacaklarımıza karar verip sipariş ettik. Bu arada ben fotoğrafını çok beğendiğim ördekten de istedim. Malum bir gün önceki yemekte, porsiyonları tecrübe etmiştik. O yüzden çekinmeden masadaki çeşit sayısını arttırmaya herkes gönüllüydü. Çorbamızı masaya gelen malzemelerle kendimiz hazırlarken, ördeğin tadına bakmaya başlamıştık. Arkasından bir ördek daha sipariş ettiğimizi söylersem sanıyorum lezzeti hakkında bir fikir verir. O tatlı acı sosun tarifini almak için epey çaba sarf ettiğimi bilmelisiniz.
Bu yemek ve aksiyon dolu günü sanıyorum hayatımın sonuna kadar unutamayacağım.
keyifle okudum yazını ve çok ama çok imrendim.
Ölmeden gidip de görmek istediğim yerler oldu Bakghok ve çevresi
Akşam 5 burada(İsviçre) henüz yemeğe çıkmadık. Raclette mi Fondue mü:) iki seçeneğimiz var yöresel olaraktan:)
sevgiler
Pınar;
Raclette bana hep kahvaltıya uygunmuş gibi geliyor. Fondue, hele isviçre peynirleri ile nefis olur…
Sizden de İsviçre anıları bekliyoruz.
Sevgiler
Merhaba; bende çok keyf alarak okudum..paylaşımlara teşekkürlerrrr
ne ilginç yerler ne değişik tatlar.bizlerle paylaşmanda çok güzel vallahi :)) resimlerde harikalar ayrıca yılan olayı da hem urpertıyor hem de merak ettırıyor acıkcası sevgiler…
harika kadın, artık tam bir belgeselci oldun sen. hala o yılanlı fotoya inanamıyorum bu arada, delisin sen:))
Harikasınız… Çok güzel anlatmışsın Devletşahım.. Barışcığım ellerine sağlık.. Film ,anlatım çok güzel. ikinizin de gözlerinden öpüyorum.
İlk fırsatta ördeğin tadına bakmak istiyorum.
Yazı için teşekkürler
Tayland, Bangok , en çok gitmek, görmek farklı olan kültürlerini keşfetmek istediğim yerlerden bir tanesi anlatımınızı gerçekten çok güzel olmuş iyice marak etmekten kendini alamyır insan. Sevgilerle…
Merhaba, çekimler çok güzel olmuş elleriize sağlık. B hafta biz de bangkok’a gidiyoruz, ördek yediğiniz yere gitmek istiyoruz. Mümkünse adını paylaşabilir misiniz? Teşekkürler
Merhaba;
Bir zincir restoran gurubuydu. m&m’s di galiba adıda…
Çekimler Güzel Doğal güzelliklere de önem vermeniz gayet iyi