Ayvalık ve Cunda Keyfi

Ayvalık ve Cunda Keyfi

Tatil denilince herkes gibi benim de aklıma dinlenmek geliyor. Özellikle de fiziksel dinlenme… Sabahları geç kalkmak, gün boyunca az enerji sarf edilecek işler yapmak gibi şeyler. Plajda uzanıp, kitap okumak, sıcaklayınca denize girmek, tost – ayran ile öğünü geçiştirmek, akşamları buz gibi dondurma yemek. Ama nedense aklıma gelen başıma gelmiyor. Her ne hikmetse, her tatilden sonra ayaklarımın altı yürümekten su toplamış, gözlerimin altı uykusuzluktan morarmış oluyor. İnanın nasıl oluyor anlamıyorum.

Geçen hafta yaptığımız 3 günlük tatili anlatayım da siz anlayacak mısınız bakalım?

Reklam çekimleri o kadar uzun ve yorucu olunca, yukarıda bahsettiğim kriterlerde bir tatil yapmaya, bunun için en ideal yerin de Altınoluk’taki annemlerin evi olduğuna karar verdik. 10 dakikada valizimizi hazırlayıp, yola koyulduk. Uzun ve keyifli bir yolculuktan sonra Altınoluk’un temiz havası ciğerlerimizi doldurmaya başladı. Güneş batarken deniz keyfi yerini, akşam serinliğinde yürüyüşe bıraktı. Ancak kalabalık inanılır gibi değildi. Bir an kendimi haftasonu İstiklal caddesine çıkmış gibi hissettim. Susurluk’taki tost ayran molası, akşam yemeğini sabote ettiğinden, sahildeki çay bahçelerinden birisine oturup, ayın denize aksini seyredip gözlerimizi ve hatta ruhumuzu dinlendirdik.

Sabah gözlerimi her zamanki gibi erkenden açtım. İyice uyanmak için kendimi Altınoluk’un serin sularına bıraktım. Yüzme ile açılan iştahım, köydeki nefis kahvaltının tadını daha da iyi çıkartmama yaradı. Mis gibi zeytinyağında, kıpkırmızı Çanakkale domatesleri, Kazdağlarının kekikleri ile lezzetlendirilmiş köy peynirleri, çiğ börekler, gözlemeler Edremit körfezi manzaralı soframıza tat kattılar. Elbetteki sohbet… Açık günlerde cam gibi görünen Midilli’den başlayıp, Ayvalık ve Cunda’ya gitmeye karar verdiğimiz kahvaltı masası sohbeti…

Hazırlıklarımızı yapıp, Ayvalık’a doğru yola çıktık. 1,5 saat gibi kısa bir sürede oradaydık. Arabamızı balık halinin oraya bırakıp, gezimize de oradan başladık. Ahtapotlar, kalamarlar, papalinalar dizi dizi sıralanmıştı. Öğle yemeğinde ne yiyeceğimiz de böylece belli olmuştu. Bol salata ile deniz ürünleri…

Sonra sokak aralarına daldık. Eski Rum evlerini, eski kahveleri gördük. Öğle sıcağında buz gibi çınar altlarında molalar verdik. Çarşı merkezine geldiğimizde, adını sık sık okuduğum Güler Tatlıhanesi’ni gördük. Daha öğle yemeği yememiş olmamız, sakızlı tatlıların tadına bakmamıza engel olmadı. Güler pastanesinin en meşhur olduğu, kül ile yumuşatılmış su ile yapılan kurabiyelerin, lorlu sakızlı tatlıların ve sakızlı dondurmanın lezzetine doyamadık.

Ayvalık sokaklarını, daha serin olacağını düşündüğümüz Alibey adasına gidiş için terk ettik. Belki de yaygın adıyla Cunda demeliydim. Kurtuluş savaşında Yunanlılara ilk kurşunu atan Ali Bey’in hatırasına adı bu şekilde değiştirilmiş. Son yıllarda Cunda adı tekrar yaygınlaşmaya başlamış. Her nasıl söylemek istiyorsanız, sizin bileceğiniz iş.

Alibey adasına başka bir adadan geçerek gidebiliyorsunuz. Ayvalık, Laleli adası ve Cunda arasında birer köprü var. Bölgede bunlardan başka 20 ada daha mevcut. Ancak hiçbirinde yerleşim yok. Adalarda Rumlardan kalma manastırlar var. Belki bir tanesini gezebiliriz umuduyla Güvercinlik adası manastırına doğru yollandık. Ancak mümkün olmadığını gördük. Bu arada 35 derece sıcakta, bütün uyarılara rağmen güneşin altında yatanlara da şaşırmadan edemedik. Güneşin klimalı arabada olan bizi bile bu kadar rahatsız ederken sahilde yatanları etmemesi inanılır gibi değil ya neyse…

Acıkan karnımızı doyurmak üzere Cunda meydanına yollandık. Daha önce arkadaşlarımız tarafından tavsiye edilen ‘Bay Nihat’a gidip papalina, ahtapot ızgara, kaşarlı kalamar dolması, enginarlı kalamar dolması, karides, ahtapot salatası, peynirli çoban salata gibi şeyler sipariş edip beklemeye başladık. Masa yiyeceklerle dolduğunda biraz abarttığımızın farkına vardık. Olsaydı kabak çiçeği dolması da söylerdik.

Yemeğimizi bitirdiğimizde, güneş alçalmış, gölgeler serinlemişti. Taş evlerin arasında fotoğraf çekmek için dolaşmaya başladık. Koç Müzesi’nin buradaki yerine çıkıp manzarının tadını çıkarttık. Önce kafesinde oturmayı düşündüysek de Taş Kahve’ye ihanet etmeme kararı aldık.

Meydana geri indiğimizde soluklanmak için Taş Kahve’ye oturduk. Tam eşime kahvenin sahibinin okul arkadaşım olduğunu, yıllar boyu burada tadına doyulmaz kahveler içtiğimi, hatta kahve yapmanın püf noktalarını Taş Kahve’de öğrendiğimi anlatıyordum ki, arkadaşım karşımda beliriverdi. Okul yıllarından ve günlük işlerden sohbet edip, sade kahvelerimizi yudumladık.

Güneş batmaya yaklaşınca en güzel göründüğü yere, Şeytan Sofrası’na gitmek için yola çıktık. Tepeye vardığımızda otobüslerle ziyaretçilerin manzaranın keyfini çıkartmaya geldiğini gördük. Hemen fotoğraf çekimine uygun güzel bir masa bulup, biten günün en keyifli anını seyre daldık. Güneş gözden kaybolup, ortalık biraz sakinleştiğinde, ışıklar içindeki Ayvalık’ı izleyerek serinliğin tadını çıkarttık. Manzaraya karşı Ayvalık tostu yemeyi düşündüysek de öğle yemeğini fazla kaçırdığımızdan, yiyecek halimiz kalmamıştı.

Serinlikle beraber üzerimize bastıran yorgunluk, eve dönüş vaktinin geldiğinin işaretçisi idi.

*Gezimizin 2. gününü bir kaç gün içinde yazıp yayınlayacağım.

Kalıcı bağlantı

Related Posts

25 Responses to Ayvalık ve Cunda Keyfi
  • devletsah

    Bakınız ve acıkınız 🙂

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • Sets Turan

    aaa iyi fikir. usenmeyip cunda’ya gideyim.

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • Gokce Goksel

    cunda’da balık-rakı süper olur 🙂

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • Sets Turan

    tas kahve’de turk kahvesi de super olur; ) bir de papalina’yi balik sanmasalar cundalilar guzel insanlar da..

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • Gokce Goksel

    cundaya girişte köprüde "ilk boğaz köprüsü" yazıyor, çok hoşuma gitmişti görünce, komik gelmişti 🙂

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • obez

    (: nefistir enfestir

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • cundalı

    Papalina balıktır. Sanrı değildir.

  • Neslihan

    Gerçekten büyük bir keyif…

  • devletsah

    Sets, aynı konuşma eşimle aramızda geçti. Eşim papalina sipariş etmişti. Buna balık dersek hamsi alınır dediydi.

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • zeynep

    Bay Nihat’ı özledim valla !

    This comment was originally posted on FriendFeed

  • Guliz

    Ben bu guzel sitenin resimlerini goremiyorum defalarca yazdim ama yanit alamadim gerekli ayarlarimi kontrol ettim ama bende bir sorun yok sizin siteniz disinda herturlu resmi goruntuleyebiliyorum sizde servis saglayicinizi kontrol eder misiniz?

    Tesekkurler
    Guliz

  • Devletşah

    Sevgili Güliz;

    Öncelikle Patatesle ilgili tarifin altına yazdığın ilk yorumunu görmemişim üzgünüm.

    Fotoğraflar flickr’dan geliyor. Flickr’i görüp göremediğini kontrol etmelisin.

    Bir de firefox kullanırsan problem kalmayacağını düşünüyorum. Internet Explorer’ın bir sürümündeki bug yüzünden bir ara çok kişi göremediğini söylüyordu. Update yaptıklarında problem kalmamıştı.

  • Şükran

    bizde bir ay kadar önce buraları gezmiştik. Şimdi tekrar gitmiş gibi oldum. Bende sitemde gezi notlarımı yazmış fotoğraflarımı yayınlamıştım. Aynı kareleri çektiğimiz olmuş.
    http://www.elmaliturta.net/2009/07/ayvalk-tatil-notlar.html
    http://www.elmaliturta.net/2009/07/ayvalk-lezzetleri.html
    http://www.elmaliturta.net/2009/07/cunda-adas-ve-seytan-sofras.html

  • nurten

    fotoğrafları çok beğendim. Paylaşımın için teşekkürler..

  • sihirlisepet

    ben de en kısa zamanda buralara gitmek istiyorum 🙁

  • Gezginköpek

    Devletşah,
    Ayvalık öncesi dalış için aradığım bilgiler için verdiğin bilgiler çok iyi oldu. Paylaşımın için teşekkürler. Gitmişken yemeli, içmeli.. Ah birde hani şu Uzo’dan bulabilsek ama dalışla zaten olmaz. Hani olurda Uzo’yu bulabileceğimiz yer biliyorsan ve paylaşırsan sevinirim.

  • Neslihan

    Bu yaz tüm tatilimi Cunda’daki koylardan birinde geçirdim.. Kesinlikle seneye de kısmet olursa oraya gitmek istiyorum… Devletşah, senin anlatımınla yeniden gitmiş gibi oldum.. Ayvalık’a gidenlere bir tavsiye de benden. Ayvalık girişinde hemen sağda ünlü bir fotoğrafçı var. Fotoğrafçının yanındaki pasajın içerisinde ise bir çiğbörekçi.. 🙂 Denemenizi tavsiye ediyorum. Tadına doyamayıp tekrar tekrar gittik.. :)) Şimdiden afiyet olsun arkadaşlar..

  • cundalı

    Sayın Gezginköpek Uzo satan bir yer bulmanız zor. Ancak Midilli’den günübirlik gelen Yunanlı turistlerle ya da tur işini yapan turizmcilerle bağlantı kurmanız gerekiyor. Ayrıca Uzo’yla Rakı arasında lezzet farkı var, şöyle ki; buraya gelen Yunan’lar rakıyı seviyorlar, ama ben daha rakı ve uzo’yu içip de Uzo’da ısrar eden birine rastlamadım. Uzo Rakıya göre tatlı bir içki. Uzo’da da markalar arasında ciddi lezzet farkları var. Aklınızda olsun Barbariani markalı uzodan bulursanız tavsiye ederim.
    Sayın Devletşah unutmadan,fotoğraflarınız gerçekten çok güzel, Ayvalık’ı ve Cunda’yı çok iyi gözlemlemişsiniz. Sadece Şeytan Sofrası’ndan çektikleriniz beni hayal kırıklığına uğrattı. Umuyorum ki daha güzel fotoğraflar elinizde vardır. Paylaşırsanız iyi olur.
    Saygılar.

  • esra

    Merhabalar, koyu bir egeli olarak hiç bir yerde gün batımının Cunda da gibi olmadığını gördüm.İnsana huzur veren terapi merkezi gibi bir yer orası.Her yaz Artur Balığa gidip tuzda balık yemenin keyfini hiç bir şeye değişmem.Herkesin burayı görmesi dileğiyle,Sevgiler.

  • kaymaklı kadayıf

    Yıllar öncesine götürdün beni sevgili Devletşah.Her sene giderdik Ayvalık’a, şeytan sofrasında gün batımı keyfi…tatil bitti kış geliyor halen aklımda tatil..
    Çok güzel kareler ellerine sağlık.
    sevgiler.

  • shebnnem

    RAKI BALIK AYVALIK yazın en çok kurduğumuz cümledir 😀 şükür ki 1 saat uzağımda 😀

  • Ferah

    Biz de bu yaz ilk defa Cunda’ya gittik çocuklarla ve Cunda adasında cocuklar icin de cok ideal bir yerde kaldık. Ben iki çocuklu olarak memnun kaldım. Su Kaydırakları cenneti diye geciyor adı. Ve tabii ki Cunda başlıbaşına harika. Dönüşte de Güre-Kaz Dağları’nda kaldık her sey superdi. Ben de tavsiye ederim gitmemiş olan arkadaşlara.

    Sevgiler,

  • karadenizsofrasi

    Bu yazıyı gezinirken gördüm bizim her zaman vakit ayırıp gittiğimiz gezdiğimiz yerleri fotoğraflamışsın ,siz profesyonel fotoğrafçı olmuşsunuz ben daha amatörce çekimler yapıyorum,bu yaz buraları bırakıp istanbul adalar,beşiktaş,taksim,üsküdar,kadıköy,kız kulesi,galatsa turu yapıp çok güzel fotolar çektik biraz gelişti fotoğraf çekimim.
    Çok güzel bir tatil oldu ailem ve benim için 4 günlükte olsa.Ege ‘ye Altınoluk’a geldiğinizde beklerim Devletşah Hanım,görüşmek dileğimle

  • Sevde

    Ayvalık’ta yapılacak şeyleri öyle güzel anlatmışsınız ki! Kısmen bir Ayvalıklı olarak ‘Ah ah, şimdi Ayvalık’ta olsam!’ dedirtiyor insana. Sadece fotoğraflara bakmak bile yetiyor 🙂

  • Ali cihan

    15.08.2012 tarihinde cunda Adası’ndaki son günümüzü değerlendirmek üzere mokamp su kaydırağı cennetine gittik. Yoğun olan bir sezonda tek odanın dolu olup , tesisin bomboş olması dikkatimizi çekti. Girişte alınan 20 tl’lik ücretimizi ödedik ve plaja girişimizi yaptık . Su kaydırağı havuzu çook küçük ve kir içindeydi. Plaj bomboş ve hiçbir aktivite yoktu. Başka bir plaja geçme kararı aldık (içerde kaldığımız maksimum süre 5 dakika’dir). Tesis sahibi olduğunu düşündüğümüz 70 yaş civarlarındaki bayan parayı iade edemeyeceğini ” fatura kestim bana girer ” diyerek kaba bir üslüpla bizi tersledi. Paramizi alamadan ayrılırken bile , tüm nezaketimizle yer sahibini rencide etmeden , mekanını kötülemeden ayrılma düşüncemize karşılık kaba tavrını ve söylenmelerini sürdürdü. Bu tesise gitmeden bunları göz önünde bulubdurmanızı tavsiye ediyoruz.

Yorum yapın

YORUMU GÖNDER