Üç Güne Tek Sonuç
Ankara’da kıŠhiç haber vermeden, ansızın baÅladı. Ben daha kıÅlık kıyafetleri bile çıkartmamıÅtım. Cumartesi günü davetli olduÄumuz yemeÄe götüreceÄim mısır ekmeklerini hazırlarken güneÅ pırıl pırıl parlıyordu. YemeÄe gitmek için apartmanın kapısını açtıÄımızda yaÄan sulu karı gördüÄümde gözlerime inanamadım. AkÅam yemeÄinde yediÄimiz nefis hamsi tavanın ve yanındaki salataların tadı halâ damaÄımda. O kadar yememe raÄmen dıÅarı çıkıp iliklerime kadar üÅüdüÄümde "eyvah… bu kıŠbitmeyecek galiba" demeden edemedim.
Pazar sabahı uyku iÅini biraz uzatıp geç kalktık. KalktıÄımızda elektrikler kesikti. Å?imdi gelir, birazdan gelir derken elektrikler tam 12 saat sonra akÅam altıda geldi. Tabi bütün planlarımız altüst oldu. Bu vesile ile anın getirdiklerini yaÅadıÄımız bir gün geçirmiÅ olduk. Halbuki akÅamdan ıslattıÄım kurufasulyeleri Gift & Gourmet‘ten onbeÅ yirmi gün önce aldıÄım dökme demir tenceremde fırında aÄır aÄır piÅirirken Alias‘ın, Lost‘un ve Prison Break‘in son bölümlerini seyredecek, sitemin server problemi üzerinde çalıÅacak, gittiÄimiz The Manhattan Transfer konseri hakkında yazı yazıp, yeni bir video kaydı yapacaktık. Hepsi hayal oldu.
Günün bütün çoÄunluÄunu kaloriferler yanamadıÄı için battaniyenin altında gazete, kitap okuyup, fotoÄraf çekip, el bilgisayarında oyun oynayarak geçirdik. ÃÄle yemeÄi için ekmeÄi elektrik olmadıÄı için elde mayalamaya karar verip son dakikada fırının hava ile çalıÅmadıÄını fark ederek bütün malzemeleri ziyan olmaktan kurtardıÄımızda, ocaÄı yakabilmek için evde kibrit ve çakmak arama seferberliÄi ilan ettiÄimizde, dıÅarıdan yemek sipariÅi vermek için telefona elimizi atıp pili bittiÄi için çalıÅmadıÄını fark ettiÄimizde, sipariÅi getiren kiÅinin cep telefonumuza ettiÄi telefon vasıtasıyla apartman kapısını açtıÄımızda elektriÄin kıymeti hakkında uzun sohbetler yaptık.
Elektrikler geldiÄinde üst komÅumuzdan gelen sevinç çıÄlıklarına uzun uzun gülüp, dünyadan haberlere göz atıp pazartesi için hazırlıklarımızı yapıp derin bir uykuya daldık.
Bugün daha beyaz bir Ankara’ya merhaba dedik.
Atkıma, bereme sarılıp,karlar altındaki Ankara’yı fotoÄraflayıp, ardından Ä°stanbul’dan gelen arkadaÅlarımla buluÅmak için dıÅarı çıktım. Her zaman ki güzergâhımda yürürken hep önünden geçtiÄim ama nedense girmediÄim "Orange Bell"e bu defa girip fotoÄraf çektim. Sahibesi Aliye hanımla uzun uzun sohbet ettik. Kendisi fotoÄraf çekmek aÅkına sokaklarda buz tutmuÅ bendenize bir fincan çay ikram etti. O kadar güzel sohbet ediyorduk ki bir saatin nasıl geçtiÄini hiç fark etmemiÅiz. BuluÅacaÄım arkadaÅım aramasaydı muhtemelen o nefis kokulu sabunların, o iÅtah açıcı çilek, kivi kurularının, zeytinyaÄı ÅiÅelerinin arasında saatlerce oturabilirdim. Alelacele oradan ayrılırken bir daha kendisini ziyarete gideceÄime dair Aliye hanıma söz verdim.
Ä°stanbul havası getiren arkadaÅımla, Tunalı’da yürüyüp Kebap 49‘da yemek yedik. Son zamanlarda yediÄim en lezzetli pideydi demeden edemiyeceÄim. Yemekte baÅlayan sohbetimize, Karum’u gezerken ve Cafe Cafemiz‘de çaylarımızı yudumlarken devam ettik. Bir sanat harikası gibi gözüküp, tadına baktıÄımızda bizi hayal kırıklıÄına uÄratan peykeklerimizi yarım bırakıp, yarın tekar buluÅmak üzere ayrıldık.
Buzlardan kayganlaÅan Filistin sokaÄında yürürken birbirinden bambaÅka üç günün benim üzerindeki etkisinin tıpa tıp aynı olduÄunu, mutluluÄun tarifinin benim için sadece sevdiklerimle beraber olmak olduÄunu fark edip gülümsedim.
Merhaba!Son günlerde esin diye birisi musallat oldu bana diye düÅünmenizi istemem.Blogunuzu yeni keÅfettim ve çok baÅarılı buldum.Samimi oldugunuz kadar saygı çerçevesindeki nezaketiniz, beni uzun zamandır izini kaybettigim bir arkadaÅımı bulmuÅum gibi hissettirdi.Å??u anda kimseyi tanımadıgım kültürüne çok yabancı oldugum bir sehirdeyim ve vaktimin büyük bir kısmını pc basında geçiriyorum.Neden sürekli yazdıgımı paylaÅma ihtiyacı duydum.(Saplantılı biri degilim yani)Bu arada baharda Mogan gölüne gitmenizi tavsiye ediyorum.Sevgilerimle…
MERHABA
Benim bu size ilk mailim.Aslında sürekli olarak sizi takip ediyorum ama nedense bir türlü mail atamamıÅtım.Nasip bu güneymiÅ.Ãok merak ettim devletÅah ablacım bu ORANGE BELL’ deki ve mailindeki sabunların içindeki partiküller nedir?Hani kokusu güzel olan Åeyler ilgi alanımın içindedirde.Åimdiden cevabın için teÅekkür ederim.HOÅ??ÃAKALLLLLLLLLLL
Sevgili Beyhan;
Fotoğrafta gördüğün sabunların bir kısmı biberiyeli bir kısmı da lavantalı. O kadar güzel kokuyorlar ki…
İsimlerini verdiğiniz mekanlardan reklam ücreti alıp almadığınızı merak ettim.
nezaketsiz bulabilirsiniz belki ama aşırı konformist söylemler geliştiren bir site olduğunu düşünüyorum.
Maya;
Merak ettiÄim Åey “Konformist” kelimesini ne manâda kullandıÄın.
1. Devlet ile, yönetim ile problemi olmayan kiÅi manasında mı?
2. Rahata düÅkün anlamında mı?
EÄer birinci anlamda kullandıysan bu yazıdan bu Åekilde bir yorum çıkarttabilmen ve benim ise bu sonucu çıkartamamıŠolmam cevap vermemi engelliyor.
Yok eÄer ikinci anlamı kullandıysan bilesin ki bu kelimenin aslında böyle bir anlamı yok. Tamamen yanlıŠkullanım. Konfor kelimesi zaten yabancı kaynaklıdır. Bu kelimeden konformist diye türetilmiÅ baÅka bir kelime yoktur.
Gelelim reklam konusuna… Å?u ana kadar siteme reklam alınmamıÅtır. Reklam almakta hiç sakınca görmüyorum. AldıÄım taktirde reklam olduÄunu belirtmenin bir vazife olduÄunu düÅünüyorum.
merhabalar…
şu an aslında ne yazacağımı tam olarak bilemiyorum ama nedense kendimi yazmaktan da alıkoyamadım.yaptığınız girişimlerden henüz bu sabah gazeteden haber aldım.blogunuza ise samimi ve içten bulduğum için yazmak istedim.hepsi bu..
son olarak yapılan işlere her zaman çamur atılacaktır ne de olsa kedi uzanamadığı ete mundar der değil mi;)
başarılarınızın ve samimiyetinizin devamı dileğiyle…
merhaba
bu kadar uzaktan bana çocukluğumun ve gençlik yıllarımın sokaklarının kokusunu ilettiniz ya…
ne desem az gelir…
sevgi ve umutla kalın