Çalamadığım biscuit tarifinin peşinde…
Uno ile geçen toplantımızdan, hatta fabrika gezisi yapacağımızdan da bahsetmiştim. Geçtiğimiz pazar günü hep beraber nefis bir kahvaltı ettikten sonra, Uno’nun Ümraniye’deki fabrikasına doğru yola çıktık. Yolda sohbete o kadar dalmışız ki bir daha gitmeye kalksam yolu bulmamın imkanı yok.
Fabrikaya vardığımızda işletme müdürleri, kalite uzmanları bizi bekliyorlardı. Ufak bir giriş konuşmasından sonra bütün takılarımızı, saatlerimiz, küpelerimiz, yüzüklerimiz, kolyelerimizi çıkartıp çantalarımıza koyduk. Sonra tek kullanımlık önlüklerimizi, bonelerimizi, galoşlarımızı hatta hasta olanlarımız maskelerini taktıktan sonra tesise girmek için çalışma mantığını çok taktir ettiğim bir kapıya geldik. Sensörle çalışan dezenfektan makinasının altına elinizi uzatıyorsunuz ve ellerinizi dezenfekte ediyorsunuz. Sensöre ellerinizi uzatıp dezenfekte olmazsanız turnike şeklindeki kapı geçmenize müsade etmiyor.
İçerisi daha önce işim gereği çok çeşitlerini gördüğüm ve beklendiği gibi, ISO 22000, HACCP ve BRC belgelerine sahip bütün gıda şirketlerinde olması gerektiği gibi, düzenli, temiz ve hem işçi sağlığı hem de gıda sağlığı açısından güvenliydi. O sırada üretimi yapılan hamburger ve kepekli tost ekmeklerinin imalat alanlarını gezerken beni şaşkına çeviren bilgiler öğrendim.
Burger King hamburger ekmeklerini de Uno’nun yaptığını bildiğim için bilmediğim birkaç tane daha şirkete hizmet ettiklerini farz ederek iyi bir tahminle 50 çeşit ürünleri olduğunu düşünüyordum. 470 çeşit ürünleri olduğunu duyduğumda kulaklarıma inanamayıp, rakamı tekrar ettirdim. İşte o sırada benim için canalıcı bir bilgi daha ağızlarından çıktı. Şu yemeye doyamadığım KFC’nin biscuitlerini de Uno üretiyormuş. Bu bilginin ardından ne kadar uğraştıysam da sizler için -kendim için istiyorsam ne olsun- bu süper ekmeğin tarifini ağızlarından almak konusunda malesef başarılı olamadım.
Bu sırada mayalanma aşamasını geçip, fırından çıkan ekmeklerin yanına gelmiştik. Her biri pofuduk pofuduk görünen ekmekleri mıncıklamamız için bizi nasıl engellediler bilmiyorum.
Bir tanesini alıp dokunsaydık, sıcak sıcak tadına baksaydık gibi ısrarlarımıza rağmen ekmeklerini elletmediler!
Biz oradayken imalatı gerçekleştirilen kepekli tost ekmeğinin hamur tankına konulanlar aynen şöyleydi: Yaş maya, kepekli un ve su… Tıpkı benim ve birçok kişinin evde yaptığı gibi. Bu gördüklerimiz üzerine tabiki konu paket üzerinde yazan uzun listelere geldi. Daha önceki iş tecrübelerinden de bildiğim cevaplar döküldü ortalara. Sağlık ve Sanayi Bakanlıkları, malzeme listesi dışında mamullerin içindeki vitaminlerin de yazılmasını da istiyordu. Bu tip bilgilerin hangi fontlarda, ambalajın neresine, nasıl yazılacağı bile bakanlıklar tarafından belirleniyor. Örneğin bir bisküvinin üzerine lifli yazabilmek için lif oranının ne olması gerektiği bile bakanlıkça kararlaştırılıyor. O değerin altındaki herhangi bir ürüne lifli yazılamıyor. Aynı şey vitaminli, kalsiyumlu, çikolatalı onlu bunlular için de geçerli. Dolayısı ile bu ibarelerin paketlerde yer alması içindekiler listelerine de yansıyor.
Tabi bir de sizler tarafından çok merak edilen, neden Uno ekmekleri daha zor küfleniyor konusu da burada aydınlığa kavuştu. Ortamdaki hava, filtreler ile sürekli temizlendiği için normal bir fırındaki ya da evlerimizdeki havadan çok daha steril. Neredeyse hastane kıvamında. Küf bildiğiniz üzere bir cins spor. Hava ile bulaşıyor ve yerleştiği yerde gelişip gözle görülür hale geliyor. Soluduğumuz havada sürekli küflere maruz kalıyoruz. Özellikle de rutubeti bol evlerde. Ortamda küf sporu olmazsa bulaşamaz değil mi? Uno’da ekmekler paketlenene kadar bu sporlarla karşılaşmıyorlar. Bu sporlar ancak biz evlerimizde paketi açtığımızda ekmeğimizle buluşuyor. Yani içine konulanlardan çok, içine girmesine müsade edilmeyenler nedeniyle ekmekler bozulmuyor.
Benim en çok merak ettiğim milföy hattı malesef haftasonu tatilindeydi. Sadece yapıldığı makinaları görebildik.
Bu bilgilendirici olduğu kadar eğlendirici gezi için kendilerine buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Orada olmak isterdim. Bilgilendirici bir yazi olmus, tesekkurler.
Ülkene hoşgeldin diyorum. Ayağınızın tozuyla da gittiğiniz UNO’ daki izlenimlerinizi zevkle okuduk.Çalışmlarınızda başarı dileklerimle…
Valla tekrar gitmiş kadar oldum. Elinize sağlık.
Selamün aleyküm;
Öncelikle hoş geldiniz…
Merak ettiğimiz sorulara yanıt verdiğiniz için teşekkür ederiz…
Dediğiniz gibi bende milföy bölümünü merak ediyorum, özelikle hangi tarz yağı kullandıkları..
Selametle
Hoşgeldin Devletşah, seyahatteyken de irtibatı kesmemen çok iyiydi. Seni takip etmeye devam ettim 🙂
Uno ürünleri ile ilgili düşüncemi seninle paylaşmak istedim. Uno ekmeklerinin bir çok çeşidini severek kullanıyordum. Ancak bir süredir üretim tarihini yazmamaları, paket üzerinde sadece son kullanma tarihine yer vermeleri beni rahatsız ediyor. Bu sebeple de elim başka markalara gidiyor… Satış taktiği nedeniyle olduğunu tahmin ediyorum, devamlı müşterinlerinden birini kaybettiklerini senin aracılığın ile bildirmek istedim…
Sevgilerimle,
Sayenizde Uno nun üretim yeri hakkında da bilgi sahibi olduk..
Ekmek vs. gibi temel besin maddelerinin üretildiği yerler de zaten her zaman böyle olmalı..
Bu açıdan olması gerekeni yapıyor Uno..Tabii diğer üreticilere de iyi bir örnek..
Uno yu ve sizi, birkez daha kutlarım..SEVGİLER.
Öncelikle hoş geldiniz devletşah uno nun o biscuitleri yaptığına inanamıyorum nasıl bayılıyorum onların tadına bir bilseniz tavuğun yanında coleslaw salatayla birlikte tarifi alamadığınız için üzüldüm doğrusu.
merhaba,
ben o biscuit’lerden yapıyorum. tarifini sitemde bulabilirsiniz. 🙂
http://benimkucukmutfagim.blogspot.com/2006/10/biscuit-ekmek-veya-hizli-ekmek.html
ben fabrikaya gelmeyi çok istiyordum ama kardeşimi askere göndereceğimiz için ayrılamadım 🙂 umarım bir daha olur bu gezi.
Devletşahçığım;
Ben de yıllardır Uno marka ekmek kullanıyorum. Ama kullanma nedenim katkı maddesi olmadığı için değil, sadece temiz olduklarına inandığım ve lezzetli bulduğum için. Bahsettiğin uzun içindekiler listesinin içinde birtakım vitamin ve minerallerin adı geçiyor, evet. Ancak emülgatör, kalsiyum propiyonat(koruyucu) ve kalsiyum karbonat(topaklanmayı önleyici) gibi maddelerin mecburiyetten yazıldığını sanmıyorum. Bunlar içinde olduğu için yazılan katkı maddeleri gibi geliyor bana. Bu konuda bizi aydınlatırsan sevinirim.
Gülnurcuğum;
Senin cevabın yakında gelecek. Epey de aydınlatıcı olacak… Evde ne kadar çok katkı maddesi kullandığına şaşacaksın…
Sevgili Devletşah,
Ben açıkçası bir mana veremedim; neden içinde sadece “yaş maya, kepekli un ve su” bulunan bir mamülün etiketinin İçindekiler kısmına Sağlık ve Sanayi Bakanlıklarını memnun etmek için “emülgatör, kalsiyum propiyonat(koruyucu) ve kalsiyum karbonat(topaklanmayı önleyici)” de yazılmasına.
Evlerde hangi katkı maddeleri kullanıldığı konusu da en az bunun kadar ilginç bir konu tabi.
Eğitimli olsun eğitimsiz olsun, insanımızın bu konuda (yani hem satın aldığımız ürünlerdeki, hem de bizzat evimizde ürettiğimiz yemeklerdeki katkı maddeleri konusunda) oldukça duyarsız olduğunu uzun zamandır gözlemliyorum.
Kız çocuklarının ergenliğe girme yaşının 6-7’ye kadar gerilemiş, buna karşın erkek çocuklarında eskiden 13-14 olan ergenlik yaşının ise ileriye atmış olmasında katkı maddelerinin rolünün ortaya çıkmasıyla bilmem bu konuda bundan sonra bir bilinçlenme olur mu??
KFC biscuitlerin tarifini Arman Kırım vermişti.Birebir Aynı tat üstelik.
evet bende okumuştum notlarıma kesip koyduğumu zannediyorum arayıp bulursam yazarım. tabi tadını bilmiyorum ama ilgimi çekmişti